Düzeysiz ve müstehcen esprilerin insanları neşelendirmesini ve onları mutlu etmesini hiçbir zaman anlayamadım, aksine insanın ağzını bozmasını her zaman en çirkin ve en itici davranış olarak gördüm; çünkü bu tür konuşma biçimi en düzeysiz konuşma biçimidir ve şehvet, onun özrü olarak ileri sürülemez.
düşündüğü bir kostüme dönüşmüştü. Benim gizli zenginliğim –çünkü düşümde elde ettiğim paralar bana böyle görünüyorlardı– görevimi yaparken giydiğim bu üniformanın benim “Kostüm Kafa”ma yansıması ve onun salt kanıtıydı; evet, her ne kadar daha sonraları kendimi olduğumdan daha zengin göstersem de, şimdilik olduğumdan daha az varlıklı gösteriyordum ve yanıt bekleyen soru da şuydu: Hangi kandırmaca beni daha çok eğlendiriyor, daha çok neşelendiriyor ve hangisi masal dünyasındaki büyük mutluluğu daha çok yaşatıyordu?
Reklam
Ne biçim insanlar bu artistler! Bunlar insan mı gerçekten?
İnsan başkalarıyla kıyasladığında kendisinin özel biri olduğunu düşünür; bu, onun gururlanmaktan çok kabullendiği bir yazgıdır,
Karakter yapımla ilgili anılarımı okura aktarırken, temiz görüntümü koruyabilmek için onuruma yakışır biçimde şunları da belirtmem gerekir: Yaşam biçimimden dolayı yerine getiremediğim isteklerim karşısında kibirli davranıp hiçbir zaman başkalarının çektikleri acılardan keyif almadım. İnsanın çevresinden etkilenmeksizin odak noktası olduğunu bildiği tutkular, (benim dışımdaki) insanlarda sevimsiz bir soğukluk ve kendini üstün görme duygusu uyandırır ya da duyguları acımasızca ayaklar altına alan bir küçümseme, bir hor görme duygusu yaratır. Ancak ben çok farklıydım! Böylesi duyguları her zaman dikkate aldım ve onları bir çeşit suçluluk bilinciyle en iyi şekilde korumaya ve bana âşık olanları mantıklı bir şekilde ikna ederek bundan vazgeçirmeye çalıştım; bunu kanıtlamak için yaşadığım dönemle ilgili iki örnek sunmak istiyorum: Birmingham’lı küçük Eleanor Twentyman ve İskoç yüksek aristokrasisi üyesi Lord Kilmarnock. Bu iki örneği sunmak isteyişimin nedeni, her ikisi de, aynı zaman dilimi içinde, hedeflediğim kariyerimi vaktinden önce bıraktırma tehlikesi arz ediyordu ve bu tehlike tuzakları, vaftiz babamın sözünü ettiği gibi, nereye varacağını ve ne kadar gideceğini bilemediğim çıkmaz sokaklara sürükleyebilirdi beni.
Reklam
414 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.