Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
10-SİGORTA (TE'MİN)
Sigortanın İslâm hukuku literatürüne girişi Avrupa ile ticaretin yoğunlaştığı XIX. asır başlarındadır. Buna dair ilk hükümlere 1836 yılında Şam'da vefat etmiş olan Hanefî mezhebindeki bir Osmanlı hukukçusu İbn Abidîn'in Reddü l-Muhtâr adlı eserinde rastlanır. Bu eserinde İbna Âbidîn, sigortanin ne kefälete, nede emânet akdinde emânetçinin ücret almasına benzemediğini isbatlamaya çalışmış; sigortanın garer, yani belirsizlik bulunduğu için fâsid bir sözleşme olduğunu ve dârülislâmda buna cevaz verilemeyeceğini bildirmiştir. Son Osmanlı şeyhülislâmlarından Mustafa Sabri Efendi ve Mısır Müftisi Bahît el-Muti'î de bir çesit kumar olarak gördüğü sigortaya cevaz verilemeyeceğini söylemis ve iane(yardım) sandıklarını bir hal tarzı olarak tavsiye etmiştir. Ebû Zehra, Yusuf Karedavî, Ârif Cüveycâtî gibi son devir ulemâsının çoğu, burada bir teberru, yani bağış mevzubahis olmadığı için sigortanın yardımlaşma sayılamayacağına, buna şirket de, kefâlet de denilemeyeceğine, buna binâen câiz olmadığına dikkat çekmistir. Mustafa Ahmed Zerkâ, sigortanın çeşitli cihetlerden bey' bi'l-vefa, akıle,muvâlât akdi, kefâlet gibi hukukî müesseselere benzerliğine işaret ederek câiz olduğunu söyler. Bu kanaatte olan başkaları da vardır. Şer'î hukukta, mebînin, yani satılan şeyin veya semenin, yani bedelin, tartışmaya sebebiyet verecek kadar meçhul olması akdin fesâdını icab ettirir. Böylece garer bulunan akidler câiz değildir.
Sayfa 566Kitabı okudu
1875 senesinde Azerbaycanlı bir zat, Melikzade Hasan Bey Zerdabi, bütün Rusya'da ilk Türkçe gazete olan haftalık Ekinci gazetesini, Bakü'de yayımlamaya başlamıştır.
Sayfa 70
Reklam
Enflasyon Zararından Korumak
Mâden ve kâğıt paralar kesat olursa, yani kıymetten düşerse veya geçmezolursa, İmam Ebû Yusuf'a göre pazarlıktaki, İmam Muhammed'e göre, revaçtan düştüğü veya kalktığı zamandaki altın üzerinden kıymeti verilir. Fetvâ İmam Ebû Yusuf'a göredir. Meselâ 300 lira borçlanıldığı zaman bununla bir altın alınabiliyor; borç ödendiğinde ise altın 400 liraya yükselmiş ise, borçlunun 300 değil 400 lira ödemesi lâzımdır. Ancak baştan 300 verip, "geri 400 isterim" denemez. Çünki altın fiyatının vaziyeti önceden bilinemez. Böylece alacaklı kesat ve galânın (enflasyonun) zararından korunmuş olur.
Sayfa 500Kitabı okudu
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
...DP büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ve 27 yıllık CHP dönemi sona ermiştir. 22 Mayıs 1950'de Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu. Atsız'ın hocası Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski başkanlarından Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı idi. Birkaç ay sonra, 11 Ağustos'ta yapılan
Müctehid Hukukçuların İhtilaf Sebepleri
Son devir İslâm hukukçularından Suriyeli Ebû'l-Feth el-Beyânûnî, müctehid hukukçuların ihtilaf sebeplerini şöyle sistematize etmektedir. a-Şer'î nassın sabit olup olmamasında ihtilaf. aa-Mestûrun haberinin hükmündeki ihtilaf. Mestûr, yani hâli bilinmeyen hadîs ve haber râvîleri, ulemâdan bazısına göre âdil sayılır, bazısına göre
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
Eski Şeriatler
Üçüncü bir kavle göre, eski şeriatlerin hükümlerinden, Kur'an ve sünnette haber verilip neshi sâbit bulunmayanlar, Hazret-i Muhammed'in şeriati hâline gelir. Hanefilerden Ebû Mensur, Kâdi Ebû Zeyd, Serahsî ve Pezdevî ile müteahhirîn ulemâsının tamamı böyle düşünmektedir. Hanefî mezhebindeki muhtar kavil de budur. Hazret-i
Sayfa 153Kitabı okudu
Serdema Zêrîn
"19. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar geleneksel aristokrat zümrelerin ve şeyhlerin öncülüğünde gelişen Kürt milliyetçiliği, 1960'lardan sonra bazı öğrenci ve aydınların öncülüğünde sol/sosyalist bir kimlik kazanarak dinî ve geleneksel kimliğinden peyderpey arındı ve seküler bir niteliğe büründü."
Sayfa 42 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Lise dönemi sol literatürü okuduğum zamanlara denk geliyor. Ben hatırladığım kadarıyla din neredeyse anlamsız olmuştu benim için. Daha çok olayı eşitlik ve ögürlükler sağlansın şeklinde savunuyorduk. Ve bunun önünde din bir engelse, din de gitsin şeklinde bir yaklaşım vardı.”
Eğer hikmet okusa insanlar
Okuyan bağlılar hasta olmaz. Diri olsa cihanda hâr olmaz Kişi hikmet işitse canı ile, Çıkar canı onun imanı ile.
Sayfa 223Kitabı okudu
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.