Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babasından Evliya Çelebi'ye nasihat
Oğul! İnsan yoksul olabilir; ancak asla besmelesiz yemek yeme. Sırrın varsa sakın kimseye söyleme. Temiz olmadığın zaman sakın yemek yeme. Elbisenin söküğünü sakın üstünde dikme. İyi adını kötüye çıkarma. Kötüye yoldaş olma, zararını çekersin. Sen yürü ileri gözüm, kal- ma geri! Dostların payına sarkma. Bir şey koymadığın yere el uzatma. İki kişi söyleşirken dinleme. Ekmek ve tuz hakkını gözet. Namahreme bakıp ihanet etme. Davetsiz bir yere gitme. Gidersen emin olduğun yere namuslu kimseye var. Sır sakla! Her mecliste işittiğin sözleri aklında tut, evden eve söz götürme. Kötülemekten, arkadan söylemekten, fe- nalıktan uzak ol, ahlaklı ol. Herkesle hoş geçin. İnatçı ve kötü dilli olma. Senden büyüklerin önünden gitme.
Reklam
Bu mahaller tamamen Urbân-ı uryân, âsî ve büryân, muhtâc-ı pâre-i nân, bî-îmân ve mis-i hayvan kavimdirler. (10/889)
Türkiye'nin sorunu köy ve köylülük değil; kasabadır. Ülkemizin önemli bir kesimi bu yerleşkelerde yaşar. Nüfus büyüklüğü 15 bin-30 bin arasında değişen bu yerlerde (bazıları zaruretten daha az) bir kere belediye hizmetlerin müthiş ehliyetsiz ve verimsiz verildiğini görüyoruz. Sorun sadece nüfus ve bütçe değildir, Türk kasabası 17. yüzyılda Evliya Çelebi'nin lezzetle anlattığı çarşı, pazar ve zanaatlarını tasvir ettiği birimler değildir artık. İki asırdır, dışarıdan civar köylerin pazarlamasına ananelik yapan mamulât getirilip dağıtılan; kendisi hiçbir şey üretmeyen, sadece dedikodu ile gün geçiren, eğitimin niteliksiz olduğu, esnafın büyük şehir ürünün paylaştığı yerlerdir. Bu bölgelerdeki bürokrasi; kanun ve nizamdan saptırılır; politika dar mahalli halka, zümrevî menfaatlere göre yönlendirilir. Bu nedenle burada mahalli demokrasi de gelişemiyor. Çünkü üretemeyen yerde sağlıklı çıkar grupları oluşmaz; tartışma, uzlaşma ve denetim mekanizmasının gelişmesi zordur. Tek ümit kasaba gençliğinin kasaba dışında eğitim görmesidir. Oysa partilerin genel eğilimi bunun tersi yönde oldu ve kasaba gençliği kasabada kaldı.
Sayfa 114Kitabı okudu
Asyab-ı felek ahır öğüdür danemizi, Çün gelir nevbetimiz, etme a devran acele!
Dane: can, Devran: Zaman, Nevbetimiz: Sıramız
Reklam
Vakıf sistemi İstabul'da ve öbür şehirlerde külliyeler, kültürel ve ticari mer­kezler yaratmıştır. Her önemli Osmanlı kentinde merkezi bir ulu cami ve bedesten olurdu. Ayasofya tstanbul'un ulu camii olduğu zamanlarda, Fatih Sultan Mehmet, cami vakfına ait olmak üzere bir bedesten yapılmasını emretmiştir. Yangın ve yağmaya dirençli taş
Sayfa 143 - PdfKitabı okudu
Evliya Çelebi bir şey yazdığı zaman gırgır da yapıyor ve bunu söylüyor, üslubu budur. Onu anlamayanlar biraz anlayışı kıt adamlardır. 'Amma uyduruyor," diyorlar. Evliya, adeta bir karikatür çiziyor orada.
Türk için Türklüğün askeri, siyasî ve medeni geçmişi yalnız Hüdavendigarlar'ından, Fatih'lerden, Selim'lerden, İbni Kemal'lerden, Nefi'lerden, Baki'lerden, Evliya Çelebi'lerden, Kemal'lerden teşekkül ediyor; Oğuz'lara, Cengiz'lere, Timur'lara, Uluğ Bey'lere, Farabi'lere, İbni Sina'lara, Teftazani ve Nevai'lere kadar varamıyor.
Kötülüğe karşı iyilik etmek şanımızdır. Demişler ki; iyilik eyle suya sal, balık bilmezse Hâlık bilir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.