Siyah bir bulut, güneş ışıklarıyla gülümseyen gökyüzünün bir kısmını kaplamıştı. Çok geçmeden de gözyaşlarıyla bahar sabahını nemlendirmeye başladı. Damlalar bir yaprağa asılıyor, evrenin titreyen cevherinde asılı gibi duruyordu. Sonra bir kalpte ölen bir umut gibi düşkün ve zehirli bir halde toprağa yuvarlanan öteki damlalara karışıyordu.
Oysaki biz usandığımız hayattan kitaplara kaçar olduk.
Sizi bu duruma getiren nedir? Bunun okumak olduğu kesin... Gecelerinizi, günlerinizi, nefret ettiğiniz yerlerden çok, kütüphanenizde geçirmek sizde öyle bir duygu inceliği yaratmış ki, deneyim kazanmadan hayattan usandırmış.
Sayfa 54 - undefinedKitabı okudu
Reklam
Aşk ve hayalin bir derecesi vardır ki, oraya kadar yükselme cinnetini gösterenler, kanatlarına kaderin sert bir darbesini yiyerek, hor bakışı unutmayan sefil tabakalara düşerler... O kadar yükselmese idik, belki mutlu olacağımız bu tabakaya inmek öyle bir sıkıntıdır ki, insanı sizin durumunuza getirir. Sizin durumunuza, benim durumuma... Bütün çevrelendiğiniz şeyleri ruhunuza, emellerinize uygun bulamamaktan, ruhunuzun ancak tatmin olacağı şeylerin imkansız olduğunu bilmekten doğan emellere...
"...ara sıra kalbimde öyle yaraların sızladığını duyuyorum ki, bunların iyileşmesi imkansızdır sanırım; çünkü bunların, benim bütün hayatıma öyle etkileri var ki, onlar olmazsa ben belki mutlu olabilirdim; ama bugün benim hayatım mahvolmuştur...İşte bunun için bende hala kanayan yaralar var..."
Bana öyle gelir ki deniz kıyısında geçirilen hayat kadar güzel bir hayat olamaz.
Ah, birini sevdikleri halde bildirmeyenler ne zavallı şeylerdir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.