İnsanların her zaman gerçeği duymak istemediğini çabucak öğrendim. İnsana doğru gelen şey, her zaman öyle olmayabiliyordu. Zordu ama öğrenmem gerekenlerin çoğu görülmeyen ve konuşulmayan şeylerdi.
Tanrı ve ben, hayattaki büyük konulardan bahsetmezdik. Felsefi tartışmalara girmez, din konusunda kavga etmezdik ama O'nunla mütemadiyen konuşurdum çünkü önemli bir şey paylaştığımızı biliyordum. O'nun varlığına dair bir kanıtım yoktu ama O'na gene de inanıyordum çünkü gerçek olduğunu biliyordum. Tanrı da benim için aynısını yaptı. İnsanların aksine, var olduğuma dair bir kanıta ihtiyaç duymadı, orada olduğumu O biliyordu.
Reklam
Montemor Sarayı Afonso gözünü pencereden ayırmıyordu.Yağmur pencereyi buğulandırmıştı;ama o sadece hayaleti andıran gölgeler,çıplak dallı ağaçlar,boğazı kesilmiş kuşlar,yetim kaldığı için can çekişen bir çocuk,vahşi çığlıklarla ve yalvarışlarla sağırlaşan,biten mevsimler görüyordu.Ve zaman zaman da,babası,Kral Dinis'in görkemli yüzünü.
Sayfa 173Kitabı okudu
Geri185
853 öğeden 851 ile 853 arasındakiler gösteriliyor.