Böylece, Abbasiler devrinde, hadis ve ayetlerce çok bariz olarak belirtildiği şekliyle kulun Allah huzurunda sorumluluğu idealinden çıkarılmış ve büyük ölçüde bu ideale uyumlu, kişisel ve hatta toplumsal kanunlarla bütün ahlak ve ibadet alanına hükmeden, tamı tamına "vak'a hukuku" olmasa da her vak'aya ayrı ayrı uygulanan katı bir fıkıh yapısı oluşturulmuştu.
Yakın zamanlara kadar tarihçilerin tarih algısı kendi dünyalarıyla sınırlı ve önyargılarla doluydu. Hâkim güç haline gelen Batılılar dünyanın geri kalan kısmı hakkında daha fazla malumata sahip olsalar da, Batı dışındaki toplumlar hakkındaki değerlendirmeleri yüzeysel ve üstten bakan tarzdaydı. Afrikalılar, Asyalılar ve özellikle Müslümanlar ise Batılıları aç gözlü, zalim ve saldırgan olarak görüyorlardı.
Reklam
"Dünya tarihi" kavramı daha ziyade Amerikalı tarihçiler tarafından geliştirildi.
McNeill binlerce yıldır medeniyetler ve halklar arasında dinamik bir alışverişin olduğunu ve bunun dünya tarihini şekillendirdiğini, son 500 yılda ise yükselen Batı medeniyetinin dünyanın geri kalan kısmını hâkim olduğunu savundu.
Çok fazla ayrıntılarda uzmanlaşmak miyopluğa sebep olur; bu da insanı başka türden hatalara sevk eder. William H. McNeill
Hodgson her bakımdan sıradışı bir insandı. 1950'lerin sonunda Chicago Üniversitesi'nin Bohem havasında bile bedensel zevklerden uzak duran kişiliği, katı vejeteryanlık ve sola yakın görüşleriyle tanındı. Kılı kırk yaran ayrıntı düşkünlüğü, inanılmaz hırsı ve aptallara tahammül edememe özelliği onu çoğu kez diğer meslektaşları arasında çekilmez biri yaptı. Bu kişiliği yüzünden arkasında kendini takip edecek çok az kimse bıraktığı söylenir.
Reklam
368 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.