İnsanı korkutan binlerce şey vardı, acılar vardı insanı korkutan, yargıçlar vardı, insan kendi kalbinden korkuyor, uykudan korkuyor, uyanmaktan korkuyor, yalnız kalmaktan, soğuktan, çıldırmaktan, ölümden korkuyordu. Gerçekte tek şey vardı korkulan: Kendini düşmeye bırakmak, belirsizlikten içeri adımını atmak...
Sayfa 84
Onsuz yaşanamayacak hiçbir kadın yoktu ve birlikte yaşanamayacak hiçbir kadın yoktu.
Sayfa 85
Reklam
Moralini güçlendiren böyle şeyleri anımsayabilmesine, ruhunda uyuyan bu gibi şeylerin zaman zaman gözlerini açmasına içten içe sevindi. Önemli olan ne varsa ruhunda barındırıyordu insan, dışarından kimse ona el uzatamazdı. Yeter ki kendisiyle savaş durumunda olmasın, kendi kendisiyle sevgi ve güvene dayalı bir yaşam sürsün, üstesinden gelemeyeceği bir şey gösterilemezdi.
Sayfa 40
Başı üzerinde yağmura karşı bir çatı, üzerinde soğuğa karşı sıradan bir yorgan, açlığa karşı biraz ekmek, biraz şarap ya da süt, sabahları güneşle uyanmak, akşamları alacakaranlıkta yatmak –insana bundan fazla bir şey gerekli miydi?
Sayfa 58
...Schopenhauer 'in bir kitabıydı bu. Rastgele açıp içinden bir cümle okudu: "Geride bıraktığımız yaşam yoluna dönüp baktık mı, hele gözlerimizi attığımız mutsuz adımlara ve bunların sonuçlarına çevirdik mi, falan şeyi nasıl yapıp filan şeyi savsakladığımıza çokluk akıl erdiremeyiz, sanki yabancı bir güç adımlarımızı yönetmiş gibi gelir bize. Goethe Egmont'ta şöyle der: İnsan kendi yaşamına yön verdiğine, kendi kendisinin kılavuzu olduğuna inanır; ama öte yandan en içsel varlığı karşı konulmaz bir güç tarafından yazısına doğru çekilip götürülür."
Sayfa 32 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
...ama geride kalmıştı hepsi, artık sessizce oturuluyor ve bekleniyordu. Yaşam yine devam edecekti. Çocuklarda olduğu gibi. Hayvanlarda olduğu gibi. Konuşulmaması, basit olanın karmaşık duruma sokulmaması gerekiyor, ruhu dışa doğru döndürmemek gerekiyordu...
Sayfa 56 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
978 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.