82. Kur'ânı Kerîm'de hoş ve mükemmel bir üslup vardır. Bir azap ayeti zikredildi mi onun ardından bir sevap, bir lütf ve inâyet ayeti de zikredilir. Bu şekilde Cenab Hakkın şiddetli azap edici olduğu gibi esirgeyici ve merhametli olduğu da açıklanmış olur. İşte bu 82 inci âyeti kerime de bu kabildendir. Bunda buyurulmuş oluyor ki: (İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise) yani: iman edilmesi dinen icab eden şeyleri kalben tasdik ve lisanen ikrar eyleyen ve üzerlerine düşen güzel gü zel amelleri, vazîfeleri ifaya çalışan zatlar yokmu (işte onlar ashabı cennettir.) Cennet onlara mahsustur. (Onlar cennette devamlı kalacaklardır) Cennette ebedî olarak kalacaklardır. Ne büyük müjde.
Şüphe yok ki Kur’anı muciz beyan, bir kitabı ilâhidir onun mübarek  lafızlaları da, mânaları da ulvîdir, vahyi suphaniye müstenittir. Ve bütün islâm âlemine, beşeriyet muhitine aynı surette hitap etmektedir. Ve bütün insanlar onu aynı surette takdis ve muhafaza ile mamur bulunmaktadırlar. Kur'anı mübin, öyle bir belagat mucizesidir ki onun yüksek mânalarını bütün hikmetlerini ve işaretlerini başka lisanlar ile tamamen ifade edebilmek gayri kabildir. Bu hususta bütün din âlimlerinin, bütün füsehayi ümmetin ittifakları vardır.
Reklam
Yasin sr. : Mekkede nazil olmuştur. 83 ayettir. "Yasin" tabiriyle başladığı için kendisine bu isim verilmiştir. Mamafih kendisine: "Kalp", "Dafia", "Kaziye" "Muammime" ismi de verilmiştir. Çünkü itikada vesaireye ait birçok esasları içine aldığı ve okuyan ların kalplerini aydınlattığı için kendisine "Kur'an'ın kalbi" denilmşitir. Birçok yanlış İnançları bertaraf ve İslamiyet'i müdafaa ettiği için de "Dafia" adını almıştır. Ve birçok gafilleri ikaz ederek haklarındaki ilāhī hükmü bildirdiği için de "Kaziye" ismiyle hatırlanmıştır. Kendisini tam bir samimiyetle okuyanların bütün dünyevi ve uhrevi nimetlere kavuşmalarına vesile olacağı ve okunarak sevabının bütün müslüman ölülerine hediye edileceği cihetle de kendisine "Muammime" adı verilmiştir.
Sayfa 207 - 6.ciltKitabı okudu
Müseylemetül Kezzab : Yemame de Beni Hanife kabilesindendir. Kehanette bulunurdu, peygamberlik iddiasına kalkışmış, kabilesinden bazı kimseler kendisine tâbi olmuşlardır. Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanında Vahşi tarafından öldürülmüştür. § Esvedi Ansi'de Yemen'de peygamberlik iddiasında bulunmuştur. Kendisine "Zulhimar" da denilir. Yemen'de peygamberlik iddiasında bulunmuştu. Rasûlu Ekrem'in vefâtında iki gün evvel Feyruzi Deylemi tarafından öldürülmüştür. Rasûlu Ekrem bunu haber alınca: Feyruz, Esvedi Ansiyi öldürmekle necata zafere ermiştir. Diye buyurmuştur. § Abdullah bini Sat bini Ebi Serh, müslüman olmuş, Rasûlu Ekrem'e kitabette bulunmuştu. 'Andolsun biz insanı, çamurdan, bir özden yarattık. [Mü'minûn, 23/12]) âyeti kerimesini yazarken insanın yaratılışına teaccüp ederek: (Fetebarekâllahü Ahsenülhâlikîn) demiş, Rasûlu Ekrem de zâten öyle nâzil oldu, öylece yaz diye emretmiş. Abdullah bundan şüpheye düşüp eğer Hz. Muhammed doğru ise bana da onun gibi vahy olundu diyerek dinden dönmüştü. Fakat Mekke'nin fethinden evvel tekrar İslâmiyet'e dönmüştür. § Nadribnil Harsis Sakafî de Rasûlu Ekrem'in teyzesinin oğlu imiş, seyahatlarda bulunmuş, Rum ve Yahudi âlimleriyle görüşmüş, bilgili bir şahıs idi. Bilgisine güvenerek peygamberlik iddiasında bulunmuş, Rasûlu Ekrem'i tasdik etmemiş, birçok düşmanca hareketlere cür'et göstermiştir. Nihâyet Bedir gazvesinde müslümanların eline esir düşerek Hz. Ali tarafından katledilmiştir.
Sayfa 372 - 2.ciltKitabı okudu
Geri14
44 öğeden 41 ile 44 arasındakiler gösteriliyor.