Kendisi de bir İttihatçı olan Ahmet Bedevi Kuran'ın verdiği bilgilere bakılırsa Masonluk, İttihatçılar arasında o kadar vazgeçilmez bir hal almıştı ki, Cemiyet'te iki türlü üye bulunuyordu. Bir kısmı Mason locasına giren üyelerdi ki, kendi aralarında bunlara Arapça "li ebeveyn kardeş" (ana baba bir kardeş) deniliyordu. Mason locasına girmeyen üyelere ise "li eb kardeş" (baba bir kardeş) diye hitap ediliyordu. "Öz kardeş" ve "üvey kardeş" de diyebilirsiniz bunlara. Nitekim sonradan Cemiyet'in bir numaralı lideri haline gelen Talat Paşa ve milletvekili yapılan Emanuel Karasso'nun Macedonia Risorta Locası'nın ilk üyeleri yapıldığını biliyoruz. Hatta Üstad-ı Muhterem Karasso'nun İttihatçılara "gizli belgelerimizi ben bir Mason mabedinde muhafaza altına alayım" teklifini memnuniyetle karşılayıp kurda kuzuyu teslim etmekte herhangi bir sakınca görmemişlerdi.'
Divan-ı Harp Heyeti...
Hemen tutuklandığımız gün oluşturulan bir seçkin heyet(!) tarafından sorgulanmamıza başlanmıştır. Heyet şu suretle oluşmuştu: Tophane Müşiri ve Askeri Mektepler Nazırı[Müdürü] Müşir Zeki Paşa Askeri Mektepler Müfettişi Ferik İsmail Paşa Askeri Mektepler Nazırı Kayserili Rıza Paşa Harbiye Mektebi Ahlak Muallimi Mazhar Bey.
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Harbiyelinin Siyasete Bulaşmama Direnişi...
Talebe, Harbiye Mektebi'nin bir bütün halinde ve fırka mücadeleleri haricinde, Meşrutiyet bekçisi kalmasını istiyordu. Fırkalara bağlanmamızdan ne fayda umulurdu? Hiç! Zarar ise muhakkaktı: Mektepteki birlik parçalanacak, orduda da fikir mücadeleleri için zemin hazırlanmış olacaktı.
Sayfa 122 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Körü Körüne İtaat...
Öteden beri alışıldığı üzere, her türlü yoksuzluğa katlanmak ve bu vaziyete rağmen padişaha dua etmekle meşgul olmak, onlara göre, talebenin üzerine düşen bir vazife idi. Bunun haricinde ne bir görüş ve ne de bir düşünüş tarzı olmalıydı. Şimdiki halde, idrak kabiliyetinden mahrumiyet, en büyük yetenek ve körü körüne itaat en özlü meziyet kabul ediliyordu.
Sayfa 125 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
...Talim ve terbiyeden mahrum bırakılan bahriye askerleri ise, zabitlerine "beybaba" hitabında bulunur ve bu gibi laubali hareketlerden katiyen çekinmezlerdi. Yegane meşgaleleri kabadayılık taslamak ve İstanbul halkını, fırsat buldukça rahatsız etmekti. Dillerinde daima tekrar eden şu koşma, onlarca çok makbuldü: "Denizde aslan, karada kaplan Dostuna dost, düşmanına kan kusturan Zalim bahriyeli, hey canım bahriyeli"
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Meşrutiyet İlanı...
Tutukluluk müddetimiz sekiz aya yaklaşmıştı. Bir gün Ahmet Onbaşı, matbu bir kağıt getirdi. Ben, Ahmet Onbaşı'yı odamın değişmesinden sonra hiç görmemiştim. Bu kağıt, Kanun-ı Esasi'nin kabulünü müjdeleyen bir beyanname idi. Gözlerime inanamadım. Bütün gaye ve emellerimiz bu kadar çabuk gerçekleşsin, nihayet Kanun-ı Esasi ve Hürriyet ilan edilsin, bu nasıl olurdu.
Sayfa 99 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.