Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
. En önemsiz delillere dayanarak içgüdüsel olarak bir şeylerin ters gittiğini anladığınız bir saat, bir dakika vardır -bunu sonsuza dek hatırlayacaksınız. Bunun, bildiğiniz şekliyle hayatınızın tamamen mahvolmasıyla sonuçlanacak bir dizi "yanlış" olaydan ilki olduğunu bilmiyorsunuz - bilemeyeceksiniz. . . .
Yine sırf iş olsun diye birkaç saniye boyunca kaşlarımla dudaklarımı yukarı doğru kaldırıp düşünüyormuş gibi sustuktan sonra, bakışlarımı başkanın hâlâ durulup sakinleşememiş güzelim mavi gözlerine âdeta çivileyerek, öncelikle az önce beni onlarca dikkatli, saygın tanığın önünde zımnen de olsa tehdit ettiği
Reklam
Kendimiz olabilme mücadelesi önce ve asıl içimizde başlar.
. Hayatlarımız ancak geçmişe bakıldığında yorumlanabilir, ancak günden güne körü körüne yaşanmalıdır. Ne aptallık, insanlık durumu!.. . . .
. 'Sensiz yaşayamam' diyoruz, yani 'senin hayatın bana hayat veriyor, aksi takdirde boş bir kap, isimsizim. . . .
. Zamanın tuhaflığı. Sonunu göremediğiniz, başlangıcını unuttuğunuz bir tünel gibi sonsuz gibi görünen geçişinde değil, sonlu bir şeyin geçip gittiğini ve geri dönülemez olduğunu aniden fark etmenizde. . . .
Reklam
. Ağır çekimde bir acıyla sona eren bu kadar kalabalık, karışık mutlulukları özetleyecek kelimeler nelerdir? . . .
Yaratıcı sanatçıların en büyük verimli çalıştıkları zamanları, dünyayı sırt döndükleri zamana bağlayan yaygın bir yanlış algı vardır. Yazar Joyce Carol Oates, 1972 tarihli “Yalnız Sanatçı Miti” başlıklı denemesinde, bu algıyı ele almıştır: “Sanatçının toplum genelinden yalıtık yaşadığı düşüncesi bir mittir… Sanatçı, son derece normal ve toplumsal yaşama da sahip bir birey olduğu halde, romantik gelenek onu trajik ölçüde acayip bir kişilik olarak ele alma eğilimindedir.”
669 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.