Rivayet olunur ki Hoca Ahmed Yesevi'nin bir öküzü vardı. Daima üstünde bir heybe ile kaşık, kepçe ve keşkül taşır, şeh- rin çarşısında dolaşırdı. İhtiyacı olanlar miktarınca alırlardı ve parasını heybeye bırakırlardı. O öküz, akşama dek her gün gezerdi. Sonra Hoca Ahmed Yesevi'nin hanesine dönerdi. Şayet biri o kaşıklardan alsa ve parasını heybeye bırakmasa o hay- van o kişinin ardından ayrılmazdı; ta ki o kişi o parayı heybeye bırakıncaya dek.
Hoca Ahmed Yesevî, söylediği hikmetlerle Orta Asya bozkırlarında yaşayan insanlar arasında büyük nüfuz kazanmış ve halk zümreleri onun etrafında kümelenmişti. Bunlar, İslam’a yeni girmiş son derece samimi Türklerdi ve Buhara, Semerkant, Horasan halkı gibi Arap ve Fars lisanına hakim değillerdi. Bu yüzden Arapça ve Farsçayı çok iyi bilmesine rağmen onlara kendi dilleri olan Türkçe ile seslenmeyi tercih etti.
Reklam
Zühd denebilecek bir sâdelik içerisinde, bozkır hayatının zorunlu kıldığı basit bir hayat tarzını yaşayan Türklerin İslâm'a ve tasavvufa fıtraten yatkın oluşları tarihi ve sosyal etkenlerle birleştiğinde kalabalık Türk kitlelerinin İslâmlaşması kolaylaşmıştır.
Sayfa 2 - H YayınlarıKitabı okudu
Plr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi'nin duasına sen de "Amin" der misin? "Beni her ne eylersen eyle, lakin aşık eyle Allahım ... "
Hoca Ahmed Yesevî
Pir-i Türkistan namıyla meşhur olan Hoca Ahmed 'Yesevi, Türkistan Türkleri'nin dinî hayatında önemli oynamış bir âriftir. (...) 11. yüzyılın ikinci yarısında, Batı Türkistan'daki Çimkent şehrinin doğusunda bulunan ve Tarım ırmağına dōkülen Şâhyâr nehrinin küçük bir kolu olan Karasu üzerin deki Sayram kasabasında doğdu. Babası Şeyh İbrâhim annesi ise Şeyh İbrâhim'in halifelerinden Musa Şeyh'in kızı Ayşe Hatun'dur. Ahmed Yesevî küçük yaşta önce annesini, sonra babasını kaybetti. Kısa bir süre sonra kardeşi ile Yesi şehrine yerleşti. Küçük yaşta Yesi'de Arslan Baba'ya intisap etti. Arslan Baba'nın vefatından bir müddet sonra Buhara'ya gitti ve orada Şeyh Yûsuf el-Heme-dânî'ye bağlandı. Nihayet Yesi'ye dönüp vefatına değin buradaki kendi zaviyesinde irşata devam etti. Hoca Ahmed Yesevî'nin mirasından iki tarikat geleneği ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri Bektaşîlik, ikincisi ise Nakşibendîlik'tir. Hoca Ahmed Yesevî'nin en meşhur eseri, manzum şeklinde kaleme alınan Divân-ı Hikmet'tir. Dörtlükler şeklinde İslâm'ın esaslarını anlattığı bu eserin çok sayıda yazma nüshası vardır ve günümüz Türkçesi ile çok defa baskısı yapılmıştır. Ne var ki, Divan-ı Hikmet'in yazmalarının en eskisi 17. yüzyıla kadar gider. Divan-ı Hikmet'in mevcut nüshaları Nakşibendîliğin Sünnîleştirdiği bir Yesevîlik anlayışını yansıtır. Syf. 94.95.96
Sayfa 94 - KRİPTOKitabı okudu
" On sekiz bin aleme server olan Muhammed ; Otuz üç bin ashaba rehber olan Muhammed. Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed; Asi, cafi ümmete şefaatli Muhammed. Geceleri yatıp uyumaz, tilavetli Muhammed; Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed. Yoldan azan günahkara hidayetli Muhammed ; Muhtaç düşse herkese kifayetli Muhammed... Duaları müstecap, icabetli Muhammed; Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed. " ~Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi~
Reklam
Muhabbet şarabıdır Çay
Şeyhim Hoca Ahmed Yesevi çaydan içtiği vakit çok hoşuna gider. 'Bu cennet şarabıdır' der; Sonra çaya dua eder. İşte o günden beridir ki dergâhta zikirler çay ile çekilir, muhabbet şarabı çay ile içilir."
Sayfa 273Kitabı okudu
İslâm'ın Anadolu coğrafyasında yayılmasında kaleleri fetheden ordulardan önce gönülleri fetheden dervîşlerin faaliyetleri İslâm'ın yayılışının izlediği tarihî bir süreçtir.
Sayfa 21 - H YayınlarıKitabı okudu
Türkler İslâm'ı savunurken ve tevhid sancağını Haçlı sınırlarında dalgalandırırken İslâm ile Türk adı neredeyse özdeşleşmiştir. Bu muhteşem gelişmede tasavvufun oynadığı rol, kilit sayılabilecek bir konumdadır.
Sayfa 2 - H YayınlarıKitabı okudu
"Bir gün" dedi "Şeyhim Hoca Ahmed Yesevi beldeler aşıp halkı irşat ederken bir köye misafir olur. Olacak o ya, misafir olduğu evin hanımı gebedir ve doğum vakti yakındır. Ebeler gelirler. Evin eri Hoca Ahmed Yesevi'den dua etmesini ister ve o dahi dua eder taze anaya ve dünyaya gelecek balaya. Hasııli hatun sağ selamet, bala güneş yüzlü... Evin eri doğumun ve yeni balanın vesilesiyle oradakilere şenlik eder çaylar sunar. Şeyhim Hoca Ahmed Yesevî çaydan içtiği vakit çok hoşuna gider. 'Bu cennet şarabıdır' der; Sonra çaya dua eder. İşte o günden beridir ki dergâhta zikirler çay ile çekilir, muhabbet şarabı çay ile içilir."
Sayfa 273Kitabı okudu
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.