Muhabbet-i İlâhiyenin ziyasını tazammun eden imanın nuruyla münevver olan İslâmiyetin terbiyesiyle tekemmül edip, insaniyet cihetinde, abdiyetin içinde bir sultansın; ve cüz'iyetin içinde bir küllîsin; küçüklüğün içinde bir âlemsin; ve hakaretin içinde öyle makamın büyük ve daire-i nezaretin geniş bir nâzırsın ki, diyebilirsin: "Benim Rabb-i Rahîmim dünyayı bana bir hane yaptı. Ay ve güneşi o haneme bir lâmba; ve baharı, bir deste gül; ve yazı, bir sofra-i nimet; ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı. Ve nebâtâtı o hanemin ziynetli levazımatı yapmıştır."
Netice-i kelâm: Sen eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i sâfilîne düşersin. Eğer hak ve Kur'ân'ı dinlersen, âlâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun."
Esasat-ı Nuriye - 9
“Eğer insan çok fazla ‘şey’ e gereksinim duyuyorsa, bu büyük bir yoksulluğun göstergesidir. Çünkü bu, o insanın, Büyük Ruh’un “şey” leri açısından yoksul olduğunun kanıtıdır.”
“Kur’an’ ı açarak ve onun bizim düşünmemizi istediği şekilde düşünerek bu ümmeti tekrar güçlendirebiliriz. Ta ki dinin zihni,gözleri ve kalbi kapatan bir şey olmadığını görsünler. Din zihni açma, karşılıklı iletişimi arttırmak ve insanlığa medeniyet getirmek için mevcuttur. Onlar çözümü dini tamamen izâle etmekte buluyorlar; biz ise çözümün dini doğru anlamak ve yaşamak olduğunu söylüyoruz. Evet yanlış anlayışlar baskı getirir, fakat Allah’ın dini ancak güzellik getirir.”
“İnsanın merkezi, sürekli değişim hâlindeki varlık içerisinde ve yine sürekli değişim hâlindeki kendi varlığı içinde yine kendisi olmasını sağlayan bir alandır.”