Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devasa bir buzdağı çatlıyordu ve büyük bir parçası aşağı kayarak denize düşüp kayboluyordu.
❝ Yüzgeçlik öğrenmeyen kul ko girmesin bu denize Aşk deryâsı dipsizdürür aceblemen battığını Sarraflığı öğrenmeyen bu gevheri boncuk sanır Varır verir yok nesneye bilmez neye sattığını Her kim onun didârını bunda ayan görmez ise Yarın ol ser-gerdan geze hiç bilmeye n'ittiğini Yunus aydır er kuluyum Taptuğ'umuz dost yüzüdür İşbu söze inanmayan edebilsin ettiğini    ❞
Sayfa 170
Reklam
Tuor arpından bir nağme yükseltir Tuor gitgide gizli nehrin daha derinine ilerler lsfin ile Eöl Mithrim Gölü Dağlar ve deniz KartaUar diyan çevreleyen dağlar üzerinde sü.zülüyor Sirian Irmağı'nın denize kavuştuğu bulgedeki delta Glorfindel'i yad etmek üzere Elf teknelerinin bumuna kazınan gemi başı büstü Rian, Katiedilmişler Tepesi'ni arşınlar Kralın evinin girişi Tuor; Vinyamar semalannda kuğulan takip ediyor Karlar altında Gondolin Ecthelion'un Sarayı Elwing, Gondolin'den sağ kurtulanlan karşılıyor Earendel'in armasının denizin üzerinde belirişi
Sultan Mahmud Han-ı Sânî”, “Sultan Mahmud bin Abdülhamid” ve “Adlî” mahlasından dolayı “Sultan Mahmud-ı Adlî" olarak anılmıştır. I. Abdülhamid ile Fransız asıllı Nakşidil Sultan'ın (öl. 1819) oğludur. (...) Osmanlı Devleti'nin genel yapısında Batılılaşma çığırını açmış, kurumlardan kıyafete ve müziğe kadar birçok alanda köklü
Sayfa 462 - 30- Sultan II. MahmudKitabı okudu
Devasa bir buzdağı çatlıyordu ve büyük bir parçası aşağı kayarak denize düşüp kayboluyordu.
Sayfa 209 - Olimpos YayınlarıKitabı okudu
"29 Ekim 1923'te cumhuriyet ilan edildiği esnada denize çıkabilir durumdaki tek savaş gemisi olan Hamidiye, yeni Türk deniz kuvvetlerinin sancak gemisi yapıldı."
Sayfa 62 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ol kaadir-i Kün-feyekûn lûtfedici Rahman benim Kesmeden rızkını veren cümlelere sultan benim Nutfeden âdem yaratan yumurtadan kuş üreten Kudret dilini söyleyen zikreyleyen Sübhan benim Kimini zâhid eyleyen kimini fâsık eyleyen Ayıplarını örtücü ol delîl ü burhan benim Bir kuluna atlar verip avret ü mâl çiftler verip Hem birinin bir pulu yok ol Rahîm ü Rahman benim Benim ebed benim bakaa ol kaadir-i Hay mutlaka Hızır ola yarın sakka onu kılan güfran benim Dört türlü nesneden hâsıl bilin benim işte delil Od ile su toprag u yel bünyâd kılan yezdan benim Ete deri süngük çatan ten perdelerini tutan Kudret işim çoktur benim hem zâhir ü ayan benim Hem bâtınım hem zâhirim hem evvelim hem âhırım Hem ben oyum hem ol benim hem ol kerîm u han benim Yoktur arada terceman ondaki iş bana ayan Oldur bana veren lisan ol denize umman benim Bu yeri göğü yaratan bu arş ü kürsü durduran Bin bir adı vardır Yunus ol sâhibi-i Kur’ân benim
Sayfa 322 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kuzey Hindistan'dan gelen Aryan Hinduların Hindistan yarımadasındaki barışçıl yerlileri denize sürdüğünü, birçoğunu katledip geriye kalanları da köleleştirdiğini söylersek, bunlar binlerce yıl önce yaşanmış olsa da, karma yasası köleleştirenlerin köleleştirilmesi hükmünü vermişti.
Sayfa 126Kitabı okudu
Denize dalmadan gevher bulunmazdı. Er manasını bilmeyen cahillerin bağrı taştan olur, dinmezdi. Oysa er olanın gözüne mağripten maşrık ayan görünür perde olunmaz; aşık olup da can vermeyince canan bulunmazdı.
“Denize dalmadan gevher bulunmazdı. Er manasını bilmeyen cahillerin bağrı taştan olur, delinmezdi. Oysa er olanın gözüne mağripten maşrık ayan görünür perde olunmaz; âşık olup da can vermeyince canan bulunmazdı.”
Sayfa 227Kitabı okudu
51 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.