Sevgisizlik denilen toplumsal kanser ne yazık ki Türkiye'yi de sardı. Amacını yitirmiş, hayallerini tüketmiş ve yarınına umutla bakamayan bir toplum. Büyük değişimin sancılarıyla kıvranan ve ne olduğunu bir türlü anlayamayan huzursuz insanlar. Yerleşik değerlerin çöktüğü ama bir türlü yeni değerler sistemine geçemeyen insanların iki cami arasında binamaz kalmış hali. Sanki bir Çehov oyunu seyreder gibiyiz: İnsanlar gülüyor, eğleniyor, göbek atıyor ama içleri kan ağlamakta. Birbirlerini kıskanıyor, nefret ediyor, aşağılıyor ve hep birlikte nefret bileşkesinde buluşuyorlar. Ağzını açan siyasetçi zehir kusuyor! Televizyonlarda, gazete köşelerinde akıl dışı öfkelere şahit oluyoruz. Sanat dünyası da böyle, iş alemi de ... Bir ülkenin ruhunu yaraladığınız zaman, ekonominin ve siyasetin bu yarayı iyileştirmesi çok zor oluyor.
İncil'e benzer Kur'an, papaza benzer imam, kiliseye benzer cami ve Hristiyan'a benzer bir Müslüman tipi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Kırmızı çizgileri bir devlet politikası olarak tanımlayıp resmi ideolojinin esası olarak görülen her alanda Türkiye başarısızlıkla karşı karşıyadır. Kırmızı çizgilerle Türkiye sanal alemde yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Reklam
Çanakkale Keramikleri
Günümüze kalan örneklerden ve yazılı belgelerden Çanakka­le'nin 18. yüzyılın ortalarından başlayarak 20. yüzyılın ilk çeyre­ğine kadar yoğun bir çanak-çömlek üretim merkezi olduğu anla­şılmaktadır. Çanakkale atölyelerinde 18. yüzyılın ortası ile 19. yüzyılın ikinci yarısı arasında üretilen örnekler farklı form ve ilginç desen­leriyle ünlü
Sayfa 122
İznik'in bir Türk çini ve keramik merkezi olarak sivrilmesi Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasından sonra olmuştur. Yeni başkentte yaptırılan saraylar, cami ve medreseler ve zengin­lik, o zamana kadar görülmemiş bir çini ve keramik eşya ihtiyacı­nı beraberinde getirmiştir.
Sayfa 28
Bir Kardeş Mavi
Canı cehenneme rahat uyuyanın Kapısını örtenin perdesini çekenin . Yüreği yalnız kendisiyle dolu Duvarları ancak çarpınca görenin . Canı cehenneme başkalarının yangınıyla Evini ısıtıp yemeğini pişirenin. Bahçesine dek gelen alevleri Şehrayin sanan aptalın Canı cehenneme , camlarında Parçalanmış cesetler uçarken Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın. Mutfakla yatak odası arasında Çarşılarla gövdesi bencillikle hırslı Yılgınlıkla yenilgi arasında Dünyayı tüketenin canı cehenneme...
(...) Anadolu'da da büyük gelişme gösteren çini sanatı, Abbasi, Karahan, Gazne, Fatimi ve İran'daki Selçuklu sanatının devamı olmuştur. İlk defa 13. yüzyılda cami, mescid, türbe, saray ve köşklerin süslenmesinde kullanılan çini, giderek vazgeçilmez bir süs unsuru olarak mimariyle bütünleşecektir.
Sayfa 15
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.