İngiliz Hayranlıği
Alemdar'ın Milli Mücadele'ye karşı en sert muhalefet eden ve İngiliz mandasını en güçlü bir muhabbetle savunan yazarı Refi Cevad, 7 Temmuz tarihinde, İzmir'in işgali sonrasını, herkesin can kaygısına düştüğü bir ortam olarak tanımlamış, bu zamanda da her badirede olduğu gibi İngiltere'ye karşı millette bir eğilim oluştuğunu belirtmişti. Sözü bağladığı mihenk ise İngiltere olmuştu. Ona göre Türkiye'nin geleceği hakkında en fazla söz sahibi İngiltere idi ve İngiltere olacaktı. Öyleyse İngiltere'nin himayesini kabul etmekte neden geç kalınıyordu.
Sayfa 41 - Ötüken Neşriyat
Türk milletinin oluşumunu deneyimleyen birçok insan için, Müslüman inançlarının ve pratiklerinin önemli bir referans noktası oluşturduğu açıktır. Hatta laikliği ve milletin seküler bir tanımını destekleyenler için bile din, tek başına onu milletin karşısına koysalar bile, denklemin önemli bir bileşeni olmaya devam etmektedir. Dini özdeşleşmenin kendisi inşa edilir ve diğer kimlikleri zorunlu olarak dışlamaz; ayrıca ne durağan ne de sabittir. Din, savunucularının ve aleyhtarlarının düşündüklerinden çok daha akışkandır. Müslüman kimlikler seküler Türk Devrimi tarafından ortadan kaldırılmadılar ama kesinlikle araştırmacıların hâlâ derinlemesine çalışmadığı şekillerde dönüşüme uğratıldılar. Bununla birlikte, ilk olarak, bunların varlığını ve önemini kabul etmek gerekiyor çünkü Türk tarihi yazıcılığında bu güne değin egemen olan seküler Kemalist anlatı, Türkiye'nin karmaşık tarihinin hakkını verememiştir. Türkler tarafından önemli addedilen Müslüman kimlikler irticanın temelini oluşturmak zorunda değildir. Daha ziyade İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk düşen 10 yıl, bu dinî kimlikleri dışlamaktan ziyade onlara uyum sağlayan halk arasında milli bir kimliğin müzakeresi için harcanan mesaiye tanıklık etmiştir.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
Fakat Mustafa Kemal'in, milletin tarihi yazılırken insanların neye inanmalarını istiyorsa halka onları anlatma işini yüklendiği açıktır. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki seküler Kemalist elit, Genç Türk mirasının varisi sıfatıyla, dine küçümsemeyle bakıp güvensizlik beslediği gibi, her yere sinmiş bir elitizm de sergiledi. Avrupa kökenli
Sayfa 101Kitabı okudu
“16 Mayıs 1919'da Bandırma vapuruna binerek Samsun'a doğru yola çıktı; bu şehir, Osmanlı ordusunun kalıntılarına doğru yapacağı kara yolculuğuna başla­mak için mantıklı bir yerdi. 19 Mayısta bu taşra şehrine geldiğini pek az kişi fark etmişti, ama bugün Türkiye'deki her okul çocuğu bu tarihi ezber­den söyleyebilir. O gün, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç tarihi ve Mustafa Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurreisi olmaya doğru yolculu­ğunun ilk adımıydı.”
Avrupa Türkiye'nin küresel devlet olmasını 1918 yıllarında ortadan kaldırdıktan sonra 2004 yılında bağımsız, egemen devlet olmasını da kaybettirmek üzeredir. Avrupa tarihi emelleri gerçekleştirme aşamasına gelmiştir. Türkiye'de; yüzyıllarca dünyaya istikrar, huzur ve güven veren kendi medeniyet değerlerini terk ederek, Batı değerlerini kabul etmenin kaçınılmaz olgularıyla hareket etmenin handikapı, yaşanmaktadır. Bunda; tarihi ve dünyayı okuyamama yatmaktadır. Oysa Anadolu coğrafyası, tarih boyunca; Balkanlar, Kafkasya ve ortadoğu coğrafyasında egemen ve bağımsız bir küresel güç olmanın her türlü jeopolitik ve jeo stratejik olanaklarına sahip bir bölgedir. Bağımsız olmayı iradesi zayıflayan ya da bir başka güce egemenliği verenlerin akıbeti, yok olma ve yıkılma olmuştur.
Tarihi özlem ve beklenti gerçekleşmek üzeredir. İşbirlikçilere göre; Türkiye, Avrupa'nın parçası olacaktır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.