“Biz insanlar ne büyük acılara, ne büyük mutluluklara dayanıyoruz, çünkü bu acılar ve mutluluklar küçük olaylardan oluşmuş büyük bir sis tabakasına bürünerek geliyorlar. Yaşam bu işte, sis.”
Olabilir, ama size, ölümü başkalarına göre sükunet içinde düşündüğümü, kimi zaman alışmak için onu canlı bir varlık gibi tasavvur ettiğimi, gözümün önünde kendi ölümümü canlandırdığımı ve bu gibi imgelemelere tahammül ettiğimi temin ederim.
Ben uzak çocukluğunun hatıralarıyla geçinen aşağı yukarı sade çocukluğunun hatıralarıyla yaşayan insanlardan biriyim. Daha teşekkül etmemiş zihin, aldığı ilk taptaze intibalarla yatağını yapar, ruhumuzun gölünde yıkanan çiçeklerin fışkıracağı bereketli toprağı hazırlar.