Yaban balı özgürlük kokar, Toz, güneş ışını kokar, Bir kızın ağzı-menekşe Ve altın- hiçbir şey kokmaz altın. Tereotu su kokar, Aşk ise elma, Ama biz biliyoruz artık Yalnız kan kan gibi kokar… Romalı yöneticinin halkın önünde Topluluğun ölüm bağırtıları altında, Ellerini yıkaması boşunadır, İskoçya Kraliçesinin sıska avuçlarını Oğusturması boşunadır Kan damlalarını silmek için Kral sarayının boğucu karanlığında…
Öğrendim sonunda nasıl taşlaşır yüzler, Gözkapakları altında, nasıl belirir kara-korku Acı nasıl yer eder yanaklarda, Çivi yazılı pürtük yüzler benzeri; Kara ya da kül rengi lüleler Nasıl aklaşır göz açıp kapayıncaya kadar, Gülümseme nasıl solar uysal dudaklarda, Ve küçük kuru bir gülüşle, nasıl titrer korku.
Reklam
Beyaz evini bırakacağım, sessiz bahçeni, Yaşam bomboş ve aydınlık olsun diye. Senin adına, senin adına söyleyeceğim Bir kadının hiçbir zaman söyleyemediği utkuyu. Ve sen hatırlayacaksın sevgili eşini Onun gözleri için yarattığın cennette, Ve ben çok ender bir malın kaçakçısıyım —Senin aşkını satıyorum ve şefkatini.
Göm beni, hey rüzgâr! göm beni Benimkiler gelmedi Üzerimde uçarı akşam Ve yumuşacık toprağın soluğu. Sencileyin özgürdüm, ama yaşamak istiyordum, yaşamak görüyor musun, hey rüzgâr! şu soğuk ölü bedenimi Ve ellerimi kavuşturacak kimsenin olmadığını. Bu kara yarayı Akşamın karanlığıyla ört Ve mavi sise söyle Benim için bir ilâhi söylesin. Böylece, yapayalnız erişeyim Son uykuma, rahatça Baharın büyük kamışlarının Söz ettiği, benim baharımın
Geri157
574 öğeden 571 ile 574 arasındakiler gösteriliyor.