Seninle olmak istiyorum, seninle kalmak istiyorum günler geceler boyunca... Seninle doluyum, seninle taşacağım. Meğer ne büyük bir çabaymış seninle aşmak duvarlarını zamanın ve ölesiye yaşamak seninle! Erişilmez olan ne varsa orada sen varsın. Sevilmeye değer ne kalmışsa yeryüzünde sensiz değil. Sencileyin eşsiz olan tek şey sensin yine. Ölümsüzlük seni tekrarlamaktır bir bakıma. Bir açıdan seni görmektir zamansızlık, bir başka açıdan senden uzaklaşmaktır. Ve tarifi olmayan tek şeydir sensizlik.
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin bu
Askerlikte herkese verilen klasik bir öğüttü, önden gitme alnına vururlar, arkadan gitme sırtına vururlar. Bir de buna benzer bir ata sözü de vardır, yukarda yatma yel alır, aşağıda yatma sel alır. Bu nedenle insanlar, ortada olmayı seçecek şekilde evrimleşmişlerdir. Bu da büyük çoğunluk demektir. Yani bir tür sürü güvenliği.
Toplumda ise en
Çok yorgunum
İliklerime kadar yorgun
Gündüz açanım gecesinde solgun
Yaşanması muhtemel bir hayattan
Ölesiye soğumuşum
İnsan nesli tükendiğinden beri..
“Körlük” onu bir roman diye okumuştum
“Kırmızı Pazartesi”
Düşüncesini anladığımız insanlara şunu sormalıyız. Alıştığımız bu kar kavramı nereden geliyor. Bir dünyanın içine doğduk ve bu dünyayı aşmak istedik. Bazı insanları ölesiye şımarttık. Öyle bir hal aldılar ki sadece ürkünç bir tavırdı yaptıkları. Öldürmek, öldürmek ve öldürme. Ömrünün sonuna gelene kadar insan, sonsuz bir düzenin koruyucu olmayı ister ancak bu düzende de yaşamak istemiyordur. Karşısında tamamen düzenbaz bir topluluk oturmaktadır. Yaptıklarını anlatması için kibir yeterli bir tarif olmayacaktır. Okumayı seçse de sadece kitaplardan raflar dizecektir zihnine. Bu da küçük bir çocuğun bir oyuna bağlılık duymasından fazlası olmayacaktır. Kapitalist hep daha fazlasını istemek zorunda kalacak bu da onun kibrini bir göstergesi olacak. Merkezinde kendi olmadığı her sistemi de düşünsel olarak dahi eleştirecek ve bunun aksi için sonsuz bir çaba sergileyecek.