Dominique Fernandez ruhsalyaşamöyküsü ile uğraşan kişinin özellikle sanatçının, yazarın, ozanın çocukluğu ile ilgilenmesi gerektiğini kesinler. Sanatçının çocuklukluk bilinçdışı güdülerinin incelenmesi ruhsalyaşamöyküsünün yetki alanına girdiğini belirtir; ilk çocukluk, cinsellik dürtülerin, bu dönemde yaşanmış olabilen ama bastırılan travmaların, ergin kişinin içsıkıntılarının, nevrozun, yaşanılan “katlanılamaz” olaylara ilişkin anılarının, yapıtta sıklıkla yinelenen imgelerle yansıdığını ileri sürer. Öyleyse Fernandez için, sanatçının yaratıcı eğiliminin, yapıtının içeriğinin ve biçiminin kaynağındaki temel öğe, yaratıcının çocukluk dönemidir. Ruhsalyaşamöykücü artık “şu insan, şu yapıt” demez; “şu çocuk, şu yapıt” der. Eleştiri Kuramları, Aöf
"Öfke ve Düşmanlık" Notlar
İnsan Olmak
İnsan Olmak
- Hakkımız olanı alamadığımızda ya da önem verdiğimiz bir insan beklentilerimiz doğrultusunda davranmadığında yaşanan duygu kızgınlıktır. Salt olaya ilişkin kızgınlık insan doğasının gereğiyken “zaten insanlar şöyle” şeklinde genellemelerle yaşanıyorsa geçmişten getirilegelen kızgınlıklar
Reklam
Yalnızlık mı yoksa benzerlik mi
Birey olarak mı var oluruz yoksa toplumun var ettiği parçalardan mı ibaretiz? Toplum mu insanı etkiler yoksa insan mı toplumu oluşturan ana etmendir? Yüzlerce yıldır tartışılan konu başlıklarından birisidir. Bu tartışmayı, konuda mihenk taşı sayılabilecek eserlerden birisi olan Gustave Le Bon'un ''Kitleler Psikolojisi''
Freud'un tanımladığı insan, kaygıların, dürtülerin, cinsellğin, saldırganlığın, bilinçdışı arzuların ve yaşamın ilk altı yılında katı şekilde belirlenmiş bir kişilğin esiridir.
doğa karşısında insan: bilinç ve/veya bilinçdışı
“Düşleriniz öznel doğanızın belirtisidir. Bu nedenle size, içine düştüğünüz çıkmaza neden olan davranış yanlışlarınızı açıklayabilirler. Aslında düşler, bilinçdışı ruhun ürünleridir. Bilincin keyfiliğinden kaçmış, yansız ve bir anlıktır. Saf bir doğaya ve doğal gerçeğe dayalıdırlar. Bu nedenle bilincimiz kaybolduğunda, insanın temel doğasına uygun bir davranış kazandırmada eşsiz bir ayrıcalık taşırlar. C.G.Jung/insan Ruhuna Yöneliş Yapılan araştırmalara göre, hipnoz altındaki denekler, rüyalarının ardındaki sembolik anlatımı hemen çözebilmektedirler. Hipnoz halinden çıkartıldıktan sonra, aynı rüyayı bu sefer uyanık iken yorumlamaları istendiğinde ise, deneye katılanlar şaşkınlıkla: "Bu rüyaların hiçbir anlamı yok, bunlar tamamıyla birer saçmalık" diyebilmektedirler. Yukarıdaki deney, incelenmeye değerdir. Demek oluyor ki, bilincimizin sınırlayıcı gücü olmadığı zaman (yani, biz hipnoz altındayken) sembolleri gayet güzel anlayabiliyoruz. Bu, çok önemlidir.(E.Fromm)
Reklam
127 öğeden 231 ile 127 arasındakiler gösteriliyor.