4 YAŞ 4 AY 4 GÜN
Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor: Çocuklarınızı 4 yaş, 4 ay, 4 günlük iken rahle başına oturtun. Osmanlı devleti bu olayı o kadar benimsemiş ki, her 4 yaş, 4 ay, 4 günlük olan çocuğa özel merasim okuma merasimi düzenlemişlerdir. Hatta padişahlar, kendi çocukları bu yaşa gelince özel hocalar tutup, tüm halka ziyafet verip, fakir-fukaraya sadakalar infak ederek bu özel günü bir düğün-bayram-sevinç gününe dönüştürmüşlerdir. Çocukta ne kadar önemli bir şey deyip din ilmini Kur’an-ı Kerim ilmini önemsiyor.. Hatta Osmanlı zamanında buna Amin alayı deniyordu.. Çocuklar bayramlık elbiseleri giyer halk içinde gezer di halk onlara para takardı.. Şimdi ki ismi (Bed-i besmele) merasimi.. Çocuğa yaşı gelince ikra' suresinin 2 ayeti ve rabbi yessir ezberleterek okutulur.. Bir insanın ömründe zekasının en açık olduğu gün 4 yaş, 4 ay, 4 ncü günüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hazret’lerine ilk inen 5 ayeti kerimeyi İkra Sure’sinin ilk 5 Ayet’ini o gün , minik çocuğa telkin etmek,kelime kelime 5 ayeti okutmakta pek çok esrar vardır. Bunu tatbik eden çocukların Alim ve Salih birer insan olacakları ümit edilir.”denilmiştir. BİİZNİLLAH... ~√~
Mart Ayı Hikaye Etkinliği - Meral ve Tablosu (Lütfen sonuna kadar okur musunuz)
Meral kocasını hüzünlü gözlerle kapıda karşıladı. Meral: -Nerede kaldın Süleyman? Merak ettim. Adam hiddetle ve sinkaflı sözler eşliğinde, Süleyman: -Sana ne be kadın. Sana hesap mı vereceğim. Dedikten sonra bitkin bir halde olan karısına sert bir tokat nakşetmişti. Tokatın etkisiyle Meral duvara çarpmış sonrasında yere
Reklam
~~ YUTKUNMA ~~
Bir utanç perdesi, yaşamaktan Acısı topuklara vuran bir yutkunma Bir gelecek vaadi canımızda halkalanan Gövdemizde onurlu bir yalnızlık Al yeşil bir tevazu kalbimizde Ölülerimizden bir düğün alayı Öldüreni anlamaya varan bir ceza Ağzımızda şiirlerden bir gönül Bir yaşama gücü yaramızdan: “Biz kırıldık, daha da kırılırız Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza”
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Annem..
"Buradan dağlara bakarım. Görkemli dağlara. Gözyaşı dağlara. Gökyüzü dağlara. Uzaklarda kalmış bütün yalnızlıklarım toplanıp gelmiş de beni yanlarına çağırıyormuş gibi bakarım. Susarım. Camlar tarazlanır. Her kirpiğimde bir puhu, çok uzaklardan ince tülbentlerde bir akşamı alır getirir. Çok uzaklarda çocuklar annelerinin sesiyle örterler
"Gövdemizde onurlu bir yalnızlık Al yeşil bir tevazu kalbimizde Ölülerimizden bir düğün alayı Öldüreni anlamaya varan bir ceza Ağzımızda şiirlerden bir gönül Bir yaşama gücü yaramızdan..."
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
https://youtu.be/DGxtLQ4vhs8
Düğün meydanın önündeki toprak yoldan, kara cılız bir çocuk koşarak geliyordu. Tam da gelip, damadın önünde durdu. Kaşlarının kenarından süzülen terler, ince boynunda çamurlaşıp kalıyordu. - Hüseyin ağam, dedi. Camışlar yukarı bayırda kavgaya tutuştular, tez gelsin dedi babam, senin için. Hüseyin yerinden doğruldu. Ulan, dedi içinden; yetim
Reklam
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.