Çocukken dünya kocaman bir oyun bahçesiydi ve senindi. Bilinmezdi, heyecanlıydı ve hayal kurabildiğin ölçüde sana aitti. Geleceği bilmiyordun ama onu gönlünce şekillendirebileceğine inancın vardı. Her şey ama her şey bir ihtimaldi. Dünyayı güzel kılan da, işte o ihtimallerdi. Her filmde yeni biri olabilirdin, her kitapta başka bir ömür sürebilirdin. Zengin, ünlü, astronot, veteriner, doktor, mutlu, prenses, başbakan, gizli ajan, ressam, rock yıldızı, futbolcu, hiçbiri imkansız ya da uzak değildi. Yaşlanmak ise ihtimallerin azalmasıydı. Sahip olamayacağını bilerek bakmaktı etrafa, geçmiş olsun demekti. Asla o kitaptaki adam ya da kadın olamazdın artık.' Sınırlı mutluluklar dönemine hoş geldiniz' yazan görünmez bir tabelanın altından geçerdin! 'Gerçekler dünyasına hoş geldiniz! Yetinmeyi öğrendiniz mi, öğrenmeniz gereken tek şeyi?'
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün" Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türk’ün savaşması zor olmaz. Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı
Reklam
PKD Yeni Kitap: Karanlığı Taramak
Philip K. Dick
Philip K. Dick
Alfa yayınları yeni kitap: Karanlığı Taramak "1994 yazı. Yer: Orange County California. Ölüm olarak da bilinen Ö Maddesi beynin iki yarısı arasındaki bağlantıyı koparıp kullanıcılarını geri dönüşü olmayan beyin hasarı veren korkunç uyuşturucu Los Angeles sokaklarında. Uyuşturucunun kaynağının peşindeki bir gizli ajan Fred, kullanıcı kılığına girerek Bob Arctor adıyla bağımlıların arasında yaşar ama çok geçmeden kendisi de bir bağımlıya dönüşür. Aynadaki silik görüntü gerçekte kim? PKD’nin yarı otobiyografik romanı, bölünmüş kişilikler, uyuşturucu, paranoya. Şimdi her şeyi aynada silik bir görüntü gibi görüyoruz ama bir gün gerçeği göreceğiz. "
Bu akşam bir kadeh rakı doldurun kendinize. Ama öyle tek-duble falan değil! Hani şu eski müdavimlerin “domuz sıkısı” dedikleri türden. Sadece rakıyı beyazlatacak kadar su… Yanına beyaz leblebi; fazla değil 3-5 tane… 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen
İlk 007 kimdi?
007 Orijinal Bond’un ne gibi meziyetleri vardı dersiniz? O, 16 yy’da yaşamış bir matematikçi, astronom, astrolog yazar ve bir seyyah… Kraliçe I. Elizabeth’in danışmanlığını yapmış. Tüm hayatını simya, kehanet ve Hermetik felsefeye adamış bir büyücü. Kod Adı: Dee, John Dee. Bir bilgin olması, onun siyasi kariyerini etkiledi. Sessiz ve gizli
Hubbül hırratı minel iman
"Jules Verne'in kedilerin, yeryüzüne inmiş ruhlar olduğunu düşünüp bir kedinin bulutların üzerinde düşmeden yürüyebileceğine inandığını söylemesine hiç şaşırmamıştım mesela. Kedilerin, varlıklarını ispatlayan gizemleri ve her seferinde şaşırtan tavırları, bulutların üzerinde yürümelerine bile hayret etmemeyi mümkün kılıyor. Kedilerde bir sır var. Arifler bunu bilir. Üst damağında lekeleri olan o siyah-beyaz Habeş kedisinin, yani Müezza'nın, Peygamberimizin merhametiyle ulaştığı makam... Ya da Abdurrahman bin Sahr'ı Ebu Hureyre, Kedilerin Babası yapan kader. Kedilerde bir sır var, tuhaf bakışlarında saklı duran. Arifler bunu bilir. Ve elbette; hubbül hirratı minel iman. Suskun bilge, minik kaplan, sır kâtibi, tüylü melek, evlerdeki gizli ajan, bir tatlı huzur, mirlama korosu şefi, uykulu anarşist. Kedi. Aşikâr olsa da sırrı ebedî. Howard Phillips Lovecraft, Ulthar'ın Kedileri'nde şunu anlatıyor: "Denir ki; Skai Nehri'nin ötesinde uzanan Ulthar'da kimsenin bir kediyi öldüremeyeceği söylenir; ateşin önüne uzanmış mırıldanan kediye gözümü dikip bakarken doğrusu buna inanabilirim. Çünkü kedi gizemlidir ve insanın anlayama- yacağı tuhaf şeylere yakındır. O, eski Mısır'ın ruhudur ve Mereo ile Ophir'deki unutulmuş kentlerin masallarının taşıyıcısıdır. Balta girmemiş ormanların efendilerinin akrabası, (...) Afrika sırlarının mirasçısıdır." Geçerken Dergisi 34. Sayı
Reklam
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.