“Neden” kelimesi, sâik, müessir, âmil, sebep, müsebbip, vesile, sâika, illet, sâye, beis gibi aralarında mana farkı olan pek çok kelimenin yerine dayatılmış, çıkabilecek karışıklıklara hiç aldırış edilmemişti. Necip Fazıl dilimizi ne hâle çevirdiklerini göstermek için “neden” kelimesi ile ilgili şu güzel misali verir: “Türkiye’yi batıran sâiklerin bir müessire bağlanamamasındaki âmil sebep nedendir, nedir?” Ve işte bu cümlenin kurbağacası: “Türkiye’yi batıran nedenlerin bir nedene bağlanamamasındaki neden neden nedendir, nedir?” (Ahmet Kabaklı, Sultanü’ş-Şuara Necip Fazıl,s.49)
-Alıntı