...Musa Dinç!.. bigâne bir yaratık. Serzenişleri ile yardımlaşmış, tahayyül ve noktasız bir ok gibi ağaca saplamış çocuklarımızı. Müstehzi konusu olmuş her şey. Ne mi diyorum? “Gül ve Düşün.” Reflü olması bu insanoğlu, hayvanlar gibi Dinç gibi bir belirti ya da nadan olamaz. “Binbir Gece Masalları, La Fontaine, Çocuklar ve Ev Masalları vesaire vesaire.” bunlarda müstehcen tümceler geçiyor mu? Hayır! Peki, tahayyüç? Evet, mutlaka! Çoşku, sevinç, akıl, tümleç, hayal, tabiat... bunlar lazım fakat; tecavüz, istismar... bunlar cürüm. Bir de hayvanlara karşı... bir de çocuklar(?) bunu okuyorlar. Netice; bilinç ve us... birleşiyor ortaca korkunç bir şey çıkıyor. Tahayyül ediyorlar bu daha korkunç. Korkunç...! Bu kitabı nüsha ile yapılandırmış Musa Dinç (kendini muharrir) sanıyor(!) heyhat! Cevval bir, bilirkişi fakat enikonu yaratamamış dünyasını, ya da orta dünyasını. Sapık bir adam ki bunları kitabına döküyor... döküyor, ve bizler okudukça bir yenilenme oluyor ve bu durumda dimağımızın derinliklerinde bu cümleler kanıksanıyor, yani aksülamel oluşuyor. Kâbus bir rüya, rüya mı? Engebeler sığ gibi taşıyor yüzeylerinde, siğil bir virüs gibi inaniyet uzvunun damarlarına yerleşmiş panzehiri. Lütfediyorum! Musa Dinç: “Gül ve Düşün.” adlı kitap kaldırsın. Çocuklarımız gadir içinde yüzmezsin. Deniz varken oltaya takılmasın.