Şükrü Kaya gibi inkılâpçılara göre, açılıp saçılmak medeniyetin icabındandı. Nitekim 1935 yılında, parti kurultayında, umumî işler hakkında bilgi verirken tesettür aleyhinde olduğunu belirtmişti. Partide çarşaf ve peçenin kaldırılması hususu dile getirilmiş. Şükrü Kaya da buna cân u gönülden katıldığını ifade etmişti:
REJİMİN ESASI NEYMİŞ?
KADIN inkılâbı bır memleketin istiklâlinin ve istikbâlinın muhâfızı, rejimin esâsıdır. Komisyonumuzun ve hükümetimizin alâka ile tâkip ettiği bu işi onaylamanız hükümet için büyük bir direktif olacaktır." (Sükrü Kaya, Sözleri, Yazıları.ç,Der.Ekrem Ergüven. 9.211) .
Yukarıdaki ılk cümleye dikkat etmek lâzımdır.
Demek ki memleketin istiklali ve ıstıkbâlinin koruyucusu ve rejimin esası “kadın inkılâbı” imiş! Bu sözün, tessettürün yasaklanmasıyla ilgili bır taleb üzerine söylendiğini düşünürsek, memleketin istiklâli ve istıkbâli kadının açılmasına bağlı. Demek ınkılâpcılara göre acık saçıklık, “rejimin esasıdır". Bu derece basit, bu derece sathi, bu derece şuursuz ve mantıksız bir iddianın kendisini akıllı kabul eden insanlar tarafından söylenmesi çok gariptir. Ne acıdır ki, bu sözlerın sahıbı 11 yıl Türkiye'de îçışlerı Bakanlığı yapmıştır.
Gayr-i Resmi Yakın Tarih Ansiklopedisi,cild.5,syf.140