Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu
Papatya& Yakamoz [9-13]
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Reklam
Yakamoz& Papatya -9
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Mark Twain’ın çok beğendiğim bir sözü var; “Okul hayatımın eğitimimin önüne geçmesine izin vermedim.” Başarı ferdîdir. Okulda başarılı olan, yüksek dereceyle mezun olan birçok arkadaşım şu an “super office man.” Bir iddiası, teklifi ve insanlık ideali yok hiçbirinin. Müfredatın alıklaştırma terbiyesinden yüksek ortalama ile mezun olanlar katarında dehleniyor her biri. Tasdikname’nin diplomadan daha hayırlı olduğu bir ülkemiz var. Okuldan atılanlar, hayata tutunmayı en erken kavrayanlardır bu memlekette. Diplomaya tutunanlar ise sosyal anksiyete, depresyon, kişilik bozukluğu, kimlik kargaşası, toplum nezlesi gibi palyatif ıkınmalarla hayata asılı kalma uğraşı veriyor. Başarı hikayesi yazanların kahir ekseriyeti sınavdan tam puan alanlar değil geçer notla mezun olanlardır. Okulu asmamış, herhangi bir kavgaya karışmamış, disiplin suçu işlememiş hiçbir öğrencinin hayata dair söyleyebileceği kayda değer bir iddiası olduğunu düşünmüyorum. Belki de şairim ve mübalağayı seviyorum.
Muhammed Ali

Muhammed Ali

@MuhammedAli94
·
1ay
MEB yeni müfredatta metin türleri içine; hiper metin infografik grafik simge vlog fragman dijital öykü türlerini ekliyormuş. Sınanmamış, gelişmemiş, içeriksiz-derinliksiz metin bile denmeyecek çiziktirmelerin müfredata girmesi ne kadar abes. Gençleri yüksek bir seviyeye çekmek gerekirken Milli Eğitim en banal, en bayağı seviyeye çekiyor koskoca maarifi. Çocuklara, gençlere kaliteli, derinlikli, hayata ve dünyaya bakışını geliştirecek metinleri sunmak varken zaten her gün iç içe oldukları ucube tarzları müfredata yerleştirmek “ihtiyar kompleksi”nden başka ne olabilir ki? Yıllarca halk goygoyu, popülizm millet hayatını mahvetti; şimdi de “gençleri anlama” popülizmi için en yıkıcı anlayış geliyor. Müfredat demek zihniyet, kültür savaşı, paradigma, varoluş, kendilik demektir. Kemalizm ve modernleşmeci Batıcılıkla hesaplaşmayı geçtik; küresel kültüre bütünüyle teslim oluyoruz anlaşılan! Ercan Ýıldırım
KONSER ADABI
Bu metni konsere gidip enerjisiyle sizin de enerjinizi sömüren kitleye yönelik yazıyorum. Konserin tanımından başlayayım: Fransızca concert “1. birlikte müzik çalma veya şarkı söyleme anlamına gelir. Konser türleri vardır. Açık hava, festival, senfonik vb. Bir de konserlerin amacı vardır. Yardım kampanyasından tutun eğitim, şehrin tanıtımı vb. Bir
Abraham Lincoln'un, oğlunun öğretmenine yazdığı mektup…
Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğret ona: Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya karşı kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona. Zaman alacak biliyorum; fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli
Reklam
646 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.