'BEN' LEKESİ
Çarşambaydı. Ya da cumartesi. Hatırlamıyorum. Kıştı ama. Kirpiklerim üşüyordu. Asansörde karşılaştık onunla. Daha doğrusu, son anda kendini içeri attı aceleyle. Başka bir numaraya basmadı. Aynı kata çıkıyorduk demek ki. Kızıldı saçları. Toz gibi uçuşuyordu. Biraz ürkek, çekildi bir köşeye. Dokunsan kanatları dağılıverecek bir kelebeği
Kendini bir müzede hayal etmeni istiyorum. Kocaman bir ahşap kapının önündesin ve bu kapı, tüm ihtişamıyla karşında duruyor. Müzenin bu ağır ve heybetli kapısını aralıyorsun ve eskimiş ahşap kokusu karşılıyor seni içeride. Bu müzede, çok eski zamanlara ait resimler var. Şimdi seninle birlikte, o müzeyi gezeceğiz. Müzenin içinde geçmişindeki mutsuz
Reklam
Yalnızlığa Yeniden Başlamak
Bir iç ses, yutkunmaya izin vermeyen, sineye doğru inip tekrar boğazda düğümlenen. Hıçkırıklarını duyup bir çocuğun. Kimsesiz yalnızlığında kala kalırken, uzak bir ihtimali değerlendirmek, o bilinmeyen çaresizliği yalnızlığı dindirmek. Belki geç kalınmış, belki olması gerekenden de erken. İnsan çoğu zaman kendi kendisinde birikir, bir yığın olur kendi kafasının içinde, o yalnız anlarında. Bazen çok derin bir sevinçle, bazen hüzün, bazen kirli eşya gibi yüklü ve ağır. Düşünceyi alaşağı eden mesafelerin uzunluğunda kaybolmak ister bunun için.. Bir yol vardır her daim. Bu anlarda o yolu geriye doğru yürümek ister, kendi içinde geriye doğru bir kopuştur bu. Toplum ilerler oysa; unutur, sindirir toplum, herşey geçer onun için, yarınlara adapte olur toplum. Geriye yürümek kabul edilebilir birşey değildir çoğu zaman. Düşünce kendisine tekrar eder o fikrin merkezinden uzaklaşmak için, geriye gitmeli baştan başlamalı. Yeniden bakmalı, yeniden görmeli. Çünküleri, fakatları ve bağlaçları, akışa çalım atan herşeyi bir tek seferde görmezden gelerek, geçmişin dipsiz çukuruna kendini bırakmalı. Boğulmayı göze almalı. -Harun Küsmüş
Deliğin en dibine düşmüş gibiyim, aşırı derecede acı çekiyorum ve tüm hayat enerjim tükenmiş durumda. İçimi yakıp kavuran bir ateş var ve ne yaparsam yapayım söndüremiyorum. Gözlerimdeki yaşlar sel olmuş, yüreğimdeki yara her geçen gün derinleşiyor. İçimde bir fırtına kopuyor, feryatlarımı duyan yok. Hayatın benim için ne kadar acımasız olduğunu
Hayata dair
Kapısından içeri girdin mi hayat denen bu kavganın anlarsın dünyayı felaket mektebine çevirdiklerini . Yol kenarında yatan kardeşinin sırtına basıp atlarsın karşıya . Düşene bakmaya vaktin yoktur . Zaten insanların , insanlık diye derdi yoktur.Hayatına anlam veren şeylerin yitip gittiği zaman , hep kasılıp kalır bu beden bu defa bizi kasan
Zamanda yetmiyor azizim !!
Zaman dar ve ömrüm bu dünya telaşesine yetmeyecek kadar çok az.Bu minvalde yürürken ne sağıma ne de soluma bakmadan ben varım diyecek nesile gidiyorum azizim . Dik duran, hızlı yürüyen ,hızlı konuşan ,az uyuyan ,çok çalışan ,kendine güvenen, el ne der putunu yıkmış , yılkı atının yularından tutmuş , ufka doğru heyecanla dört nala giden bir gençlik var hayalimde azizim . Gurbeti Allaha olan uzaklık görmüş , kem kümleri acitasyonları bir kenara bırakmış , ah vah diyen hocalardan bıkmış , şeytanın vesveseleri ,sırtında kambur olmuş gençliğin ; dirilişine şahit olmak istiyorum azizim . Ben bu yolunun yolcusu , bu ufkun bekçisi , gözlerinde heyecanı gördüğüm gençliğin delisiyim . Ey mezarının başına üşüşmüş dolunayı bekleyen aynalı dede ! Bu kadar beklediğin yetmedi mi ? Hayıflanıp durduğun bahanelerden damarlarından kalbine giden yollar tıkandı artık . Bırak o yoluna çıkan avucunda biriktirdiğin çakıl taşlarını . At bir köşeye kalk yerinden ve yola çık . Gecenin karanlığını delip geçen dolunay misali Kararmış kalbini aydınlatsın diye beklediğin yarınlara … yola çık azizim … yola çık …
177 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.