"Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emânet edildiğinde ona riâyet ediyor mu, dünyaya meylettiği zaman helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız.
☆ Hz. Ömer
Türkeş, CKMP Genel Başkanı: Arkadaşlarıyla birlikte CKMP'ye giren Türkeş de hızlı bir şekilde çalışmalara başlamıştı. Parti müfettişi olmuştu ve bu sıfatla teşkilatları geziyor, denetliyordu. Bir yandan da Türkçülerin partiye kaydolmalarını sağlamaya çalışıyordu. Birçok ilde yeni gençlik kolları kurulmuş ve bu kolların yönetim kurullarına
Bir iç ses, yutkunmaya izin vermeyen, sineye doğru inip tekrar boğazda düğümlenen. Hıçkırıklarını duyup bir çocuğun. Kimsesiz yalnızlığında kala kalırken, uzak bir ihtimali değerlendirmek, o bilinmeyen çaresizliği yalnızlığı dindirmek. Belki geç kalınmış, belki olması gerekenden de erken. İnsan çoğu zaman kendi kendisinde birikir, bir yığın olur kendi kafasının içinde, o yalnız anlarında. Bazen çok derin bir sevinçle, bazen hüzün, bazen kirli eşya gibi yüklü ve ağır. Düşünceyi alaşağı eden mesafelerin uzunluğunda kaybolmak ister bunun için.. Bir yol vardır her daim. Bu anlarda o yolu geriye doğru yürümek ister, kendi içinde geriye doğru bir kopuştur bu. Toplum ilerler oysa; unutur, sindirir toplum, herşey geçer onun için, yarınlara adapte olur toplum. Geriye yürümek kabul edilebilir birşey değildir çoğu zaman. Düşünce kendisine tekrar eder o fikrin merkezinden uzaklaşmak için, geriye gitmeli baştan başlamalı. Yeniden bakmalı, yeniden görmeli. Çünküleri, fakatları ve bağlaçları, akışa çalım atan herşeyi bir tek seferde görmezden gelerek, geçmişin dipsiz çukuruna kendini bırakmalı. Boğulmayı göze almalı.
-Harun Küsmüş
Emeğin karşılığının alınteri kurumadan alındığı,
Adaletin ekmeği doğru yerden böldüğü,
İşçi ve Emekçinin yarınlara umutla baktığı 1 Mayıslarda,
Omuz omuza olmak dileğiyle.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun.
9/10
.
Yaşar Kemal'in "Zülfü Livaneli, büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir." dediği, ütopya olarak başlayıp distopya olarak biten hüzünlü bir hikaye.
.
"Son Ada adını takmıştım. Evet evet son ada,son sığınak,son insanî köşeydi burası. Tek istediğimiz bu dinginliğin bozulmamasıydı."
.
Sır gibi saklanan 40 ailenin,adanın
Bir iç ses, yutkunmaya izin vermeyen, sineye doğru inip tekrar boğazda düğümlenen. Hıçkırıklarını duyup bir çocuğun. Kimsesiz yalnızlığında kala kalırken, uzak bir ihtimali değerlendirmek, belki geç belki de olması gerekenden de erken. İnsan çoğu zaman kendi kendisinde birikir, bir yığın olur kendi kafasının içinde, bazen çok derin bir sevinçle, bazen hüzün, bazen kirli eşya gibi yüklü ve ağır. Düşünceyi alaşağı eden mesafelerin uzunluğunda kaybolmak ister bunun için.. Bir yol vardır her daim. Bu anlarda o yolu geriye doğru yürümek ister kendisi, kendi içinde geriye doğru, toplum ilerler oysa, herşey geçer, yarınlara adapte olur toplum, geriye yürümek kabul edilebilir birşey değildir çoğu zaman. Düşünce kendine tekrar eder o fikri merkezinden uzaklaşmak için geriye gitmeli. Çünküleri, fakatları ve bağlaçları, akışa çalım atan herşeyi bir tek seferde görmezden gelerek, geçmişin dipsiz çukuruna kendini atmalı.. Anlamak, sonuca ulaşmak yok olmalı sadece akmalı, sonucu menzilde yok etmeli
Harun Küsmüş
Sen gelirsin diye yollarınına begonviller kanaviçeler ve manolyalar ekeceğim.
Sevinçlerimi tebessüm diye kolye yapıp yapraklarına asacağım.
Gelirsin diye mor papatyalardan bir köy evi inşa edeceğim sana.
Çatısına beyaz gecelerden çalıntı kiremitler döşeyeceğim.
Bahçesine mutluluk,keyif,huzur, dinginlik ve birazda sen ekeceğim.
Kibri nefreti, kötü