Kapısından içeri girdin mi hayat denen bu kavganın anlarsın dünyayı felaket mektebine çevirdiklerini . Yol kenarında yatan kardeşinin sırtına basıp atlarsın karşıya . Düşene bakmaya vaktin yoktur . Zaten insanların , insanlık diye derdi yoktur.Hayatına anlam veren şeylerin yitip gittiği zaman , hep kasılıp kalır bu beden bu defa bizi kasan şeylerden uzaklarda ararız , başa çıkacak şeyleri yeniden .
Yaşayıp öğrenirsin acı veren şeyleri . Hem ağlarsın , hem gülersin . Öğrenirsin , gerçekten sevmeyi sevilmeyi ; gerçek sevgiyi ve aşkı . Olayların kurgusu içinde rolünü oynarken karanlıklar çöker , gece mi gündüz mü fark edemezsin . Bazen güneş aya küser , bazen ay güneşe sanırsın ; yanılırsın. Oysa gördüğün karanlık ışığın yokluğudur gerçekte.
Bazen kendimizi çok akıllı bulur bazen ben ne büyük aptalmışım deriz. Bazen de kim olduğumuzu unutur , melankoliye dalar hüzünleniriz. Dışardan hep mesut sanılır birileri , oysa içinden ağlamayanı yoktur. Ağlatan bir hayal mahsulü de olur. Geçmişten taşınan acılar da. Bir sevgili de olur ağlatan .
Gönül bazen yiğide gam yükü olurmuş . Gönül sorgusuz ceza , yargısız zulümmüş . Gönül insana acı tattıran , acıdan kendimizi unutturanmış . Gönül , ıslak güneşlerin serpildiği gözyaşlarıymış . Bazen damla olup akan göz yaşı , bazen ısıtan bir bakışmış .
Kendimizi ikna etmek için gerçeği bilmek isteriz bazen . Aslında gerçeklerden hep korkarız . Korksak da ,doğruları yanlıştan , soğuğu sıcaktan , gülü dikenden öğreniriz.
Bazen her şey kolaydır , bize bir zahmet vermez . Bazen her şey zor gelir . Yalnızlaşmak isteriz , kalabalıklardan uzaklaşmak sanırız yalnızlığı.
Bir kez yer etmişse yürekte acılar , kederler , dertler , hüzünler ; iz bırakmışsa gönülde, başkalarıyla bir araya gelmemekle dinmiyor . Kalabalıktan uzak kalmakla yalnız olunmuyor.
Yalnızlık da yaraya merhem olmaz ; merhem bulamaz hiç bir yara , akıp giden zaman boşluğunda. Zaman yalnız eskisini unutturacak kadar yaralar armağan eder bize . Yaramızın acısını hissetmeyişimiz , işte bu yüzdendir , üzerine kabuk bağlayan illetin , iyileştiğini düşünmemiz işte bu yüzdendir. Zaman yaralının merhem aradığı faydasız bir avunma şeklidir. Zamanın eskittiği yara değil yaralıdır . Saçlara ak düştüğünde , zaman insana verdiklerini çoktan almış demektir.
Ölünce geriye bizden yalnız hatıralar değil bize yaşamı zindan eden yaralar da kalır .
Korkarız korkulardan neden ? Korkunun da insani bir duygu olduğunu unuturuz . Hiç düşünmeyiz , çile çekilmeden , emek verilmeden hiçbir hayalin gerçekleşmeyeceğini .Bazen delilik anlarımız olur , korkmadığımız anlar . Hayattan haz almayanlarımızda. Aslında aslı böyle değil ! Bu delilik düzeninde her yaptığımız deliliktir , doğru olanlar yasak edilenlerdir.
Belki bir çoğumuza bu günlere kadar yaşadığımız hayat geçmişe baktığımızda tebessüm ettirmiyor . Bu günlerimize hayal ettiğimiz güzellikleri taşıyamadık belki de. Yine de Şebnem Ferah ' ın şarkısında söylediği gibi " sil baştan başlamak gerek bazen " diyerek yarınlara götüreceğimiz güzellikleri , yaşadığımız günlerde gerekirse sıfırdan başlayarak başlamak mümkün . Geçmişi orda bırakıp yeni doğan gün ile birlikte masmavi denizlerde yeniye yelken açmak için halen vakit var ve hiçbir zaman geç değil . Yeniye yeni bakış açısına , yeni ilişkilere, yeni çevreye hayal ettiklerimize ulaşmak ve yaşamak için başlamaya bugünden tezi yok .
Hayallerinize giden yolda yelkeninizin rüzgarı bol , dalgalarınız " mutedil " olsun.