Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa çok bekledim seni ben Geceleri sabahlara kavuşturarak Kaç pencere buğuladım, kaç perde söküldü içimden bir bilsen Yağmurlara tuttum şemsiyemi, yağmurlar bana ıslanmasın diye Nice zifirilerde seni tuttum önüme Ömrüme yeni bir hayat, yoluma çentiksiz kaldırımlar döşedim adınla Karlar yerini baharlara bırakırken ve kuşlar dönerken yeşillerime Bir senden bi haber zamanlar tükettim, gelmedin... Uçurumlarca düşerken çiçekler ellerinden, sahralarca kum döktüm gözlerimden Oysa ben sadece ömrünün tentesine sığınmak için bekliyordum seni, gelmedin... Kaç yağmur götürür içim bilmiyorum, Kaç rüzgar taşır sineme dudaklarım. Bu alaca yalnızlıkla daha Kaç sabah çürütürüm kimbilir, Saba rüzgarına kapılan ömrümü alsan avuçlarına Ve bitse nefeslerimin bekleyişi Gelirsin diye uyutmadım hiç içimdeki çocuğu Bekliyorum, gelmedin... L.D
Yeni bir şehir, yeni bir hayat, yeni bir iş,yeni insanlar.
Reklam
Hayat üstüme üstüme geliyor, sanki her adımımda biraz daha daralıyor dünya. Kendimle olan savaşımın tam ortasında, düşmanımın kim olduğunu sorguluyorum. Ben miyim kendime düşman, yoksa bu içimdeki huzursuzluk mu beni sürekli yargılayan? Nedir bende eksik olan, neyin yokluğunda kayboluyorum? Dünya kötü mü? Evet, cevabım net. Ama bu anladığım dünyada, beni anlamayan kim? Kendim mi, yoksa başkaları mı? Belki de asıl sorun, kendimi anlayıp dünyayı anlamayı başaramamış olmamda. Bir düşüncem bin düşünceme düşman, neye güvenmeli bu karmaşa içinde? İnsanoğlu kendi doğrusuna yanlış mı bakar, yoksa ben mi yanlış görenim? Bu sorularla boğuşurken, her bir yanıt yeni bir soruyu doğuruyor. Güvendiğim ne varsa, hepsi birer birer anlamını yitiriyor. Belki de güven duygusunu yanlış yerde arıyorum. Belki de doğrunun ne olduğunu bilmek imkansızdır. Her köşede bir ironi, her adımda bir trajedi saklı. Düşüncelerim arasında kaybolurken, bir an durup kendime soruyorum: Acaba yanıtı bulmak mı önemli, yoksa arayışın kendisi mi? Belki de asıl mesele, bu karmaşık düşünceler arasında kendimi bulmak, kendimle barışmak. Düşüncelerim beni nereye götürürse götürsün, hayatın bu devasa labirentinde bir yol bulmaya çalışıyorum. Ve belki de en önemli şey, bu yolda kaybolmaktan korkmamak. Çünkü bazen kaybolmak, kendini bulmanın tek yolu olabilir.
Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum, ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız. Bilmediğim yeni bir masala başlasanız, Çekilse kulağımdan hatıraların dili. Ey eski gunler artık bana yaklaşmayınız, Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşina. Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına, Ruhumun dalgaları, köpürüp taşmayınız.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Yeni Başlangıçlar
Beni yüzlerce kez yola çıkaran kitaplarıma seyahat borcunu ödüyorum.
FARELER VE İNSANLAR= JOHN STEİNBECK
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir
Reklam
Sonu denize çıkan sokaklara zaafım var.
Yeni Türkü - Fırtına 💙 youtu.be/yQNOCwhh5Z4?fea... "Ne geçmiş tükendi ne yarınlar Hayat yeniler bizleri Geçsede yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar.. Yıllardan sonra, yollardan sonra Yeniden yan yana onlar" 🌾🌼
Hitama ermez sanılan elemlerimden geriye Külleri dahi kalmamışken… Ey genç; Yaşa, üzül, ağla, gül, koş Hayat çiçeğini soldurma Her duyguyu misafir et Ve yolcula… 🕊️ Yaşamak muhteşem bir gökyüzü… Uç… Bilinmez diyarlara, Yeni öykülere Yepyeni baharlara… 🕊️ Çiğdem
Mehmet Pişkin'i Hatırlayanınız Var mı???
16 Ekim 2014 sabah saatlerindeyiz. Doğrudan konuya gireyim; bu bir intihar notu. Bu sabah yaşam defterimi kapatıyorum. Bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Bir aksilik çıkmazsa yani. Gördüğünüz üzere alkollü veya uyuşturucu bir maddenin etkisi altında değilim. Gayet aklım başımda. Bu konuyu serbest irademle yeterince uzun süre değerlendirdiğimi
Uzun uzun zaman önceydi fikirlerimin olgunlaşma çağıydı. Kendime, doğru şeyi düşünebilmeme rağmen neden uygulayamadığımı açıklayamazdım. Sinirlenirdim. İnsan sadece başkasına değil, kendisine de açıklama yapmayı beceremeyince öfkelenebiliyormuş. Bir abim buyurdu ki, insan geç olgunlaşan bir varlık değil, zamanı gelince olgunlaşan bir varlıktır dedi. Doğru olduğuna inandığın düşünceyi yüreğinde tutmaya devam et, bir gün mutlaka çiçek açacaktır dedi. İnsan ne kadarda tezcanlı dedim içimden. Doğru düşünceleri bulabilmek ayrı bir zahmet onun kalbe inmesi ayrı bir zahmet diye düşündüm. Offf offff diye iç çekerek hayat dedim, gerçekten çok zorsun. O da dedi ki, unutma her zorlukla beraber bir kolaylık vardır, her hal geçicidir, sen heybeni doldur sabırla. Gerçekten de o dönem bittiğinde mücadelemin tutarında değil daha fazlasını Rabbim, yüreğime ferahlık olarak vermişti. İnsan, "ben bunu hak edecek ne yaptım ki" diyor. Şimdi yeni mücadelelere yelken açıyorum. Yeni bir enerji yeni bir macera. Çünkü karşılığını alabiliyorum. Sadece benim istediğim zaman değil, O'nun istediği zaman. Tıpkı, bir çocuğun babasından bisiklet isteyip de, babası da ona bunun için biraz sabır etmeli ve ödevlerini yapmalısın demesi gibi. Babanın evladına bunu demesindeki sebepte yine evladı için olması ayrı bir duygu istediği bisikletten daha iyisini vermesi ap ayrı bir duygu. O çocuk buna inanıp, nasıl ödevlerine sımsıkı sarılmasın, nasıl zorluklara göğüs germesin ve nasıl babasını çok sevmesin.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.