“Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte; sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır.”
İnsanlar ikiye ayrılır.
İnsanlar.
İnsan olmayanlar.
Buda kendini çürüten yanlış bir önermedir. İnsan olmayanlar insan sınıfından sayılarak kategorize edilemezler.
Demek ki insan tek çeşit bir varlıktır.
İnsanımsılarla insanları karıştırmayalım lütfen…
“Bazen kaderimizi belirleyen tesadüfler, aslında bizim yaşamak istediğimiz olaylar dizimidir. İyi ki sana rastlamışımla hep seni arıyordum arasında geçen diyalogdur. Neyi kaybettiğini bulunca hatırlamak.”
Şimdi, tam da şimdi demini almış soba üstü çayımı yudumlarken hafif serin hava eşliğinde, memleketimin dağları ve yıldızlarını izliyor olsaydım köy evimde… 🫖 ☕️
Dün ablamın doğum günüydü. 10 gün öncesi de ölüm günü.
Ablamı son hatırladığım yaşım 3,5.
Sonrası camlara vuran “anne” , kalabalık ev, yanındaki kuzeniyle üçlü koltukta otururken şaşkın bakışlarla etrafa bakan küçük kız çocuğu…
Neler olduğunu asla anlayamadığı ama bambaşka şeylerin yaşandığını sezebilmiş küçük bedenli ruh…
Çocuk kalbimin şaşkınlığını ve havada asılı kalmışlığını asla unutmamıştım.
O sahnedeki boşlukta olma hali 10 yıllarca peşimden gelmişti ta ki ben onu yakalayıp tekrar ruhumun iskemlesine oturtana kadar…
Bir anlık kayboluşun insanın bir ömrüne mal olduğunu öğrenmiştim. Kendi kaybımı çok aradım, dağınıklıklarımı derledim topladım bin şükür…
Dün doğum günüydü ablamın. 13 nisan 1975… Nurdan ablam vefat ettiğinde 12 yaşındaydı.
Ve ben onu 3.5 sene görmüş olsamda unutmuyorum…. 🥺 cennette kavuşma duasıyla…
Bu da böyle kalbimden dökülenler oldu… paylaşmak istedim belki de paylaştıkça yara sağalır düşüncesiyle…
Kalın sağlıcakla…
Çiğ’