“Özledim… Yanıklık canıma değdi…
Özledim, yıllarca daha özlerim.
Hasret türkü olsa, ben onu çalsam,
Kırılıp giderdi nice sazlarım… “ Dediği yerdeyim Atsız Beğ’in…
Görmesek de bildiğimiz, ayak basmamakta hayallerimizde at koşturduğumuz Ötüken’imizin, Anayurdumuzun buram buram bozkırları kokan sayfalar…
Başta bu hasret olmakla beraber her duyguyu iliklerime kadar hissettiğim bir eser.
Kitabı okurken yalnız bir okuyucu değildim ben, bozkırda deli taylar üzerinde koşan bir Türk idim, Çin elinde esirdim, anayurda hasret kalan yetimdim, Kara Ozanın dertli kopuzuydum, özgürlük için ölen, Çin sarayını basan; Kür Şad’ın çerisiydim sanki…
Bazen bağrımda bir kılıç yarasıyla çevirdim sayfaları bazen günlerce açlığın sununda bir yudum kımızın sevinciyle… Bazen güzel bir Türk kızına gönül verdim bazen yiğit bir çeriye yoldaşlık ettim. Kür Şad’ı anladım, Kıraç Ata’ya kulak verdim. Gözlerine mil çektikleri koca yürekli Gök Börüye bir çift göz oldum. Kin besledim, intikam aldım. Ve gün geldi Ötüken’ime kavuştum. Sözün özü okumadım eserini Atsız Beğ’im öyle bir yazmışsın ki adeta yurdum, Ötüken’im için cenkler ettim, andlar içtim. Varolasın!
BUDUN KURTULUYOR…
ADINIZ UNUTULMAYACAK!..
BİN ÜÇ YÜZ YILLIK ÖLÜMDEN SONRA DİRİLECEKSİNİZ…
ACUNUN BATIMINA DEK ADINIZ GÖNÜLLERDE KALACAK!