Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Zülfü Livaneli - Balıkçı Ve Oğlu
Mustafa ve Mesude çok mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmektedirler. Geçim kaynakları balıkçılıktır. Deniz adında bir oğulları vardır .
Mustafa bir gün oğlu ile denize açılır , tekne fırtınada alabora olur. deniz ,Deniz 'ini can parçasını ondan alır. Sonrasında Mustafa bu üzüntüyle hayata küser .İçine kapanık kendi halinde sessiz sakin bir adama dönüşür.
Mustafa birgün denizde balıkçılık yaparken göçmen cesetleri bulur. 1 kadın , 1erkek ve bir bebek çıkarır denizden. Mustafa bu bebeği evladı Deniz'in yerine koyar. Onu sahil güvenliğe vermek istemez . Gizliden gizliye eşi Mesude ile birlikte bebeğe bakmalarıyla başlayan hikaye çifti çok başka maceralara sürükler
Balıkçı Ve Oğlu ; aile , aşk , ebeveynlik , evlat , kadın dayanışması , dostluk , göç , doğa üzerine çağdaş bir epope
Dublin Caddesi
Kötü bir kitap değildi. İdare ederdi. Sadece bu kadar sorunlu- hayatındaki insanları mutsuz eden- depresif - hayatında doğru dürüst bir şey olmayan kadın karakterleri böyle başımızın tacı yapmaya çalışan yazarları okumaktan sıkıldım.
Brendan mükemmel bir adam tek bir hatası yok, okuyanlar anlamıştır ama Kadın karakter Joss büyük bir kayıp...okurken dedim bir şey yapıcak , brendanı olan aşkı onu farklı faydalı birine dönüştürecek diye beklemedim, tabikide olmadı, peşinden devamlı koşan brendan oldu. Kitapda bir olay var, ailesini kaybettıiği için hayatı cok takmamaya başlayan hergun kendini partilere vuran içki içen bir kızmış,işte hergun başka adam filan , ailesi kaybetmış küçük yaşta bu davranışlar o tranvayı yaşanlar bilir herneyse olay şu, en yakın ark zorla bir partiye götürüp sonra aşık olduğu çocukla öpüşüp sevişmeye kadar gidiyormuş işte, sonra arkdaşı bunları görüyor kendini içkiye veriyor, başrol kızına hain kaltak kavga ediyorlar kız o sarhoş haliyle denize giriyor ve dalga alıyor kızı ve ölüyor. Sorarım size bu kaza mı yanı? Kesınlıkle kızın suçu, partiye zorla onu oraya götürüypr, sevdığı adamla öpüşüyor ölümüne yol açıyor vee herkes senin suçun yok kazaydı diyor. NEEEEEE??? sacmalıkkkk... Brendan sana yazık oldu, sırf cok seksi diye birine aşık olunmaz yaa ? yine soruyorum. Neyine aşık oldun????
Neyse yine kendimi durduramadım saydırdım,okuyabilirsiniz , tavsiye ediyorum, okunur ama seriymiş, devam etmeyi düşünmüyorum.
Beş tane ada var. Doğuda Mada, batıda Teme. Vu, Teme’ ye yakın bir kayalık ada. Kima, Mada’ ya yakın neredeyse dümdüz. Uani Mada ve Teme’ nin tam ortasında. Hem dağlık, hem düz yeri var. O adada sadece Samas yaşıyor. Madalılar buğday ekip ekmek yapıyor. Temeliler balık tutuyor, denize hakim. Temeliler balığı ekmekle takas ediyorlar. Böylece yaşayıp gidiyorlar. Sai, Mada’ da yaşıyor. Annesi Ghara, babası adanın lideri Houca. Günal Teme’ de yaşıyor. Annesi Vosa, babası adanın lideri Bem.
Bir gün Bem, Vu adasının tepesine ahtapot koyup orayı sahipleniyor. Madalılar da yüzme bilmemelerine rağmen salla Kima’ ya ulaşıp oraya işaret koyup sahiplenirler. Temeliler bu sefer Uani’ ye sahip olmak isterler. Samas’ı da kendilerine köle edinirler. Samas onlar için buğday ekmeye başlar. Sai, arada bir Samas’ ın yanına gidip onun anlattığı hikayeleri dinler. Samas ona işret diliyle konuşmayı öğretir. Yüzmeyi öğretir. Tam biriyle tanıştıracakken Temeliler onu götürür ama Samas ona yüzmeyi öğrendiği göle gitmesini ve ne yapması gerektiğini işaret diliyle anlatır. Sai bir balina ile deniz altına dalar. Adaların birer mercan çiçeği olduğunu keşfeder. Bir gece Temeliler, Mada’ yı da almaya gelince Sai balinalar yardımıyla Teme adasını mercandan koparır. Bunun üzerine Bem Vu adasında yaşamaya, karısı ve oğluyla diğer Temeliler Mada’ da yaşamaya başlar.
KİTAP TAVSİYEM
"Dünlerimi Alın Benden"
ALINTILAR
_Hayat,yazıldığı gibi beş harf değil ne yazık ki!
_Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü,kör oldum
Yıkadılar,aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu,kör oldum...
_Ölüm öyle birşeydi ki,her evde her gönülde,küçük yüreklerde ya da nasır tutmuş ruhlarda aynı ağırlığı
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hâtırât dinlemek ve yazmak dev bir ekranda büyük bir tarihe şahit olmak gibidir. Bazen hüzün bazen coşkudur hâtırât. Bazen gürül gürül bazen de zayıf ve sessiz akan nihayet bir denize, ya da çöle karışıp da kaybolan bir nehir gibidir. İnsan gibi nehir de fânidir. Kaybolduğunda gözlerde silueti, kulaklarda ise sedası kalır.
Hâtırât yazmak zordur.
"Suyun içine oturduğum anda suya teslim olacağımı biliyordum.
Siren olmak hiç korkmamak demekti hiç acıkmamak, hiç susamamak demekti.Hiç endişelenmemek, kuşku duymamak demekti.Hiç korkmamak demekti.
Benzeri yoktu.
Pervasız ve meraklı.
Bazen siren olmayı özlüyordum ama aynı zamanda insanlığımdan çıktığımında farkındaydım siren çok sevdiğim
