Kısa öykünün ustasından okuduğum ikinci eser: Üç Yıl
Çehov'un dilini, konularını, kalemini çok sevdim. Artık kitapları mutlaka listelerimde bulunacak. Bu kadar sevdiğim bir yazarın hayat hikayesinden biraz bahsetmek istiyorum.
Çocukluğunu 'acı' olarak nitelendiren Çehov, lisede arkadaşları arasında komik öyküler anlatma yeteneğiyle bilinir ve en sevdiği hocası tarafından 'Çehonte' lakabını alır -ki bu lakap yazma serüvenin başındaki adıdır. Tıp fakültesinin ilk yıllarında da yazı yazmaya başlar. Çok başarılı bir doktor olan Çehov'dan bir alıntı:
“Doktorluk benim karım, edebiyat ise metresimdir.”
Çehov'dan hayata dair bir alıntı:
“Hayat nasıl bir şeydir? Bu, havucun nasıl bir şey olduğunu sormak gibi bir şey. Havuç, havuçtur. O kadar.”
Araştırdıkça Çehov'u okumaya olan isteğim katlanarak arttı.
Üç Yıl'ın konusu; Laptev, kötü bir çocukluğu olmuş, kendini çirkin gören, hali vakti yerinde biridir ve Yulia onun aşkıdır. Öyle sever ki Yulia'yı... Küçük heyecanlarla başlayan serüven evlenme teklifi ile devam etti. Yulia'nın sevmediği halde tamamen mantık evliliği yaptığı bu evliliğin üç yılı anlatılır. Nasıl olsa severim düşüncesinin, alışkanlığa bırakmasını okuyoruz.
İlginçtir ki, Çehov'un evliliği de üç yıl sürer ancak onları ölüm ayırır.
Depresif ama derslerle dolu bir kitap. Aşk hakkında bazı şeyler daha da önem kazandı gözümde.
Tavsiye ederim.
ps: İş Bankası'nın Çehov'un kitaplarındaki kapak tasarımları harika!