“İyi aile yoktur” ile ilgili incelememde konunun tekli bakış açısıyla değerlendirildiğini ve toplumsal etkenlerin incelemeye dahil edilmediğini belirtmiştim. Bu kitapta bu eksiklikleri bulabileceğimi umuyordum.
Bu eserde de temel konu toplumsal cinsiyet anlayışında saplanmış. Toplumsal cinsiyet kalıplarının özellikle kadın üzerinde sıkıştırılması konunun havada kalmasına neden olmuş.
Özellikle bir nokta çok ilgimi çekti kitapta ve üzerine sayfalarca analiz yapılabilecek bir durum olduğunu düşünüyorum. Nihan Kaya 125. Sayfanın üçüncü paragrafında “birkaç ay önce...” diye başlayarak bir temizlik personeli ile arasında geçen anektotu anlatıyor. Buradaki bahsettiği olayla ilgili kadın/erkek iş bölümü ve yükümlülükleri temelindeki görüşlerinin sonuna kadar arkasındayım ancak yine de olaya çok dar açıdan baktığını düşünüyorum. Kitaplarında kendi çocukluk travmalarını sık sık dile getirdiği için gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim; “kitap okuyup yazmakla çok meşgul olduğum için ev işi yapmaya vakit bulamıyorum...” demek de günümüz toplumunda seçmiş olduğu işe hayatını sıkıştırarak güzelliklerin farkına varmadan zamanını dolduran baskılanmış, bilinç altına işleyen bir toplumsal istismara uğramış insan gerçeğini yansıtıyor. Hayatta seçtiğimiz önceliklerimiz de yine çocuklukta bize bir şekilde dayatılan kavramlardan oluşan bir çorbadır. Ne yazık ki o temizlik görevlisi de yazar da farklı boyutlarda bu istismarın kurbanıdır.
Toplum, aile ve devlet baskısının ortadan kalkması için çok daha uzaklara gitmek gerektiğine inanıyorum.