Ahmet Ümit sevenlerin gözü kapalı beğeneceği bir kitap Kardan Adam. Zira tıpkı onun romanları gibi bunda da bir yığın gereksiz detay, laf kalabalığı...
Polisiye roman denince önümüzde üç seçenek beliriyor:
1.Edebi bir eser vardır ortada ve orada polisiye unsurlar asıl mesajı okuyucuya ulaştırmada ve okuyucuyu romana bağlı tutmakta görev alır. Ancak sadece edebi anlamda değil polisiye kurguda da çok başarılı olabilenleri mevcuttur. Gülün Adı, Suç ve Ceza, Benim Adım Kırmızı gibi. Bunlar üst seviye eserlerdir.
2.Amaç sadece okuyucunun güzel zaman geçirmesini sağlamaktır ve aslolan polisiye kurgudur. Sherlock Holmes gibi Agatha Christie romanları gibi. Bunların kimisi güzeldir kimisi de fazla çocukça ve yavan.Bu türe örnek olarak "Deniz Feneri" (P.D. James) çok beğendiğim bir romandır.
3.Uzak durulması gereken çeşit budur. Edebi olmaya çalışan polisiye. Ne edebidir ne de polisiye. Bunların mottosu şudur: "İyi polisiye iyi edebiyattır" Ama aslında polisiye kurgunun yanı sıra insanların günlük yaşantısındaki sıradanlığı çok sıradan bir şekilde anlatmayı edebilik zanneden, bunun yanı sıra polisiye konuyla alakasız bir dünya saçma detayı romana serpiştirerek güya romana gizem katan, gizemi çözmeyi zorlaştıran, okuyucuyu enayi yerine koyan, gerçek okuyucuya zevk veremeyen ve zaman kaybettiren türdür ve gerçek okurların uzak durması gerekir. Beyoğlu Rapsodisi ve Ahmet Ümit'in diğer romanları bu türe verebileceğim en güzel örneklerdir sanırım. Kardan Adam da bu türden bir roman olduğu için daha fazla tahammül edemedim ve 115. sayfada okumayı bıraktım.