Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Sezai Karakoç beni aşırı etkileyen bir şair. Sözlerinde ayrı bir tılsım var. Farklı bir inancı var. Adeta bir filozof. New York’ta JFK Havalimanında uçağı beklerken sardı beni baya. Uçağı kaçırabilirim.
Bolaño ile öykü maceramın sonuna geldim. Öykü okumakla pek aram yok. Öyküdeki kurgular kısacık geliyor, tam heyecanlandığım sırada pat bitiyor gibi hissediyorum. Bolaño'dan ise daha önce Tılsım kitabını okumuştum ve çok sevmiştim. O yüzden bir de öykülerini okumak istedim. Hem kendime hem Bolaño'ya şans verdim.
İlginç öyküleri vardı, bir iki tane sevdiğim oldu. Zaten Bolaño'nun dili de ilginç. Bu dil ve anlatım Llosa, Marquez okuduysanız çok tuhaf gelmiyor, ben sevdim. Yine de ilk kez öykülerini okumuş olsam Bolaño'ya aşık olmazdım. Bu biraz benim öyküyle ilişkimden de kaynaklanıyor.
Kısacası Bolaño'ya zaten aşıkken öykülerini okuduğum için bende nötr bir etki yarattı. Hala diğer eserlerini merak ediyorum ve yoluma Bolaño ile devam etme kararım sürüyor.
Roberto Balano, 1953'te Şili'de doğdu. Çocukluğunu Şili'de, ilkgençliğini Meksika'da geçiren Roberto Bolano yirmili yaşlarda Avrupa'ya giderek Katalonya'ya yerleşti. Geçimini bekçilik, mevsimlik işçilik, bulaşıkçılık gibi işlerden sağlarken bir yandan da şiirler ve romanlar kaleme aldı. İlk çocuğunun dünyaya
İ'tizar
Fihristi hitama eren Mesnevî-i Nuriye, hayatın hayatı ve gayesi ve en yüksek hakikat olan imanı taklitten tahkike, tahkikten ilmelyakîn mertebesine, ilmelyakîn mertebesinden aynelyakîn derecesine ve daha sonra da hakkalyakîne ulaştıran muazzam ve muhteşem ve pek çok risaleleri tazammun eden muhit ve hârika bir eserdir.
Bu eserin hakiki
Efsuncu Baba, Lahur ve Mahur
Agop ile Kirkor birbirlerine sataşan sataşa laf dalaşı yapa yapa giderken bir yerde Enveri Hocayla karşılaşır. Enveri Hoca ise tılsımnamenin peşindedir. Tılsım zenginlik kazandıracaktır. Agop ile Kirkor'u Lahur ile Mahur adında iki melek sanar. Bu isimler tılsımda yazılıdır. Lahur ile Mahur'la birlikte tılsımın yazdıklarının peşine düşerler ve bir kuyuya Mahur yani Kirkor iner. Orada belli bir süre sessizlik olur çıktığında eve giderler ve mektup bırakıp kaçarlar. Kirkor her şeyi Agop'a açıklar. Kuyuda Enveri'nin akrabaları vardır ve mektubu bırakıp kalmalarını söyler 25 lira harçlık vermiştir.
Enveri ertesi gün mektubu bulur. Mektupta meleklerin ağzından kızı Mevlüde'yi Nurullah Hasip'e verdiğinde bolluk bereket zenginlik onu bulacağını söyler. Enveri kızını evlendirir fakat işler düzelmez ama Enveri bir ömür de olsa bu zenginliği bekler.
En beğendiğim kısım sonuç kısmıydı. Birçok uyanık bu efsunlukla büyülerle insanları kendi amellerine alet ederek istediklerini yaptırır. Bu hikayede olduğu gibi.
Agop ile Kirkor'un komiklikleri kendilerini melek sanmaları hoşuma gitti eğlenceliydi.
Sevmediğim kısım maniler ve şarkılardı.
Verilmek istenen mesajlar hikayeyle çok güzel verilmiştir. Bir ders niteliğinde kitaptır.
yaşı ve mevkisi ilerledikçe kendi başına açtığı dertlerden kurtulacağını sandığımız anne, her gittiği yere adını kazımayı başaracak maceralar yaşamayı ve sevgiyle hatırlanmayı beceriyor. neyse ki bulaştığı belaları, çözdüğü sorunlarla kapatmakta ustalaştı.
eğilmez denen kişilere diz çöktürüp gülmez denen kişilere kahkaha attırabiliyor. bu konuda da akılalmaz bir tılsım ya da büyüye sahip. onu tanıyan herkesi büyük bir şaşkınlığa uğratıyor. yeterli sevgi, inat, azim ve çabayla üstesinden gelemeyeceği belki de çok az şey var.
ara ara karşımıza çıkan gibert'a yazılmış "aşk mektupları" da samimiyetimizi arttırmakta çok başarılı. hayalperestliğinden hiçbir şey kaybetmeyerek yaşadığı bu karakter gelişimini okumak insana iç huzur veriyor.
