Allah sizi inandırsın masal değildi okuduklarım.
Öyleydi de bir yandan. Periler vardı içinde, kanatlanmış çocuklar, ortadan kayboluverenler... Rengarenkti, çiçekler de vardı içinde pembeli morlu..
Ama bu masallar uyutmuyordu ki.
Kağıt kesiği gibiydi. İncecik hani benim diyen gözün zor gördüğü. Ama kapanana dek sızlatan.
.
Polat Özlüoğlu on iki yerden vuruyor, tam on ikiden.
Öykülerin konularından, işlenişlerinden ziyade en sevdiğim yönü ise dili oluyor. Kendine ait bir melodisi var çünkü. Akılda kalıcı, dile dolanan bir şarkı misali.
.
‘Peri kızı af buyrun’ , ‘bir kanatsız kuş idi’ , ‘tanrı misafiri’ pek güzeldi..
Ancak içimi delip geçen de bir öykü vardı: “hep aynı güz veyahut son dem”. Boşluğa seslenmenin acısı.. Tahammül edilemez bir yük~ .
Evlere sığamamak, kabından taşıp taşıp akacak yol bulamamak, anne olmak, evlat olmak.. Onca sıfata sahip olurken; yalnız kalmak. Özlüoğlu’nun öyküleri hepsine kucak açıyor..