Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Anton Çehov serüvenime kaldığım devam ediyorum ve bundan oldukça memnun olduğumu söylemeliyim. Çok fazla oyun okumasam da bu zamana kadar okuduklarımdan büyük keyif aldım, Vanya Dayı'da bu geleneği bozmadı. Akıcılığıyla, hikayesi ve olay örgüsüyle beğendiğim oyunlar arasında yerini aldı. Okumuş olduğum diğer Çehov eserleri gibi bu eser de okuması kolay ve sürükleyiciydi. Anton Çehov eserlerini tekrar tekrar okuyabileceğim yazarlar listesinde kendine yer alacakmış gibi görünüyor.
Vanya Dayı: Burjuvazinin sömürdüğü hayatlar
Çehov, dört perdeden oluşan bu oyununda mekan olarak büyük bir çiftlik evini kullanıp sosyal statüleri farklı insanları aynı evin içinde bir araya getirmiştir. Gücünü eğitiminden ve adının önünde ki 'profesör' ünvanından alan kentli bir burjuvanın, çalışmaktan başka bir şey bilmeyen köylü insanların yurtluklarını, zihinlerini ve eylemlerini sömürüşü bana göre oyunun temel maksadını oluşturmaktadır.
Bir burjuvanın en büyük özelliği 'Mülkiyet' hakkına verdiği önem ve bu uğurda diğer sınıflarla hep çatışma halinde olmasıdır. Nitekim Çehov da, Profesör Serebryakov'un üçüncü perdenin sonlarında, ev sakinlerini toplayarak kendine ait olmayan yurtluğu pişkince satışa çıkarma kararını açıklamasını işleyerek, burjuvanın bu bencil hak iddiasına atıfta bulunmuştur.
Son perde de mutsuzluğunu çiftlik evinden ayrılarak gidermeye çalışan burjuvaya karşılık bedenen ve ruhen köy evine hapsolmuş insanların çalışmaktan başka bir uğraşlarının olmaması, sınıfsal farklılığın insan hayatındaki olumsuz etkilerini gözler önüne sererken, adil olmayan hayat şartlarında didinmenin, çaba sarfetmenin, mutluluğu yakalamak için tek başına yeterli olmadığının da en büyük göstergesi niteliğindedir.
Yazdığı her eserdeki karakterleri nasıl da yansıtıyor, her karakteri benimsiyorsunuz. Her karakterin duygularını hissediyorsunuz, kendinizi yerine koyuyorsunuz. Onlarla birlikte kolaylıkla üzülüp, seviniyor, çaresizliği yaşıyorsunuz. Çehov başka bir yazar. Her eserini okuma hissi uyandırıyor, ama bu yazarla tanışma kitabı olarak Vanya Dayı yerine, Altıncı Koğuşu tavsiye ederim, iyi okumalar :)
Varoluşun Gölgeleri
Shakespeare bu oyunu okusaydı eminim ki bitirdiğinde gururla Çehov'a bakar ve onu tebrik ederdi. Gerek yaşımız ilerlediğinde gerekse erken yaşlarda, hepimiz bir noktada isteklerimiz ve yapamadıklarımız üzerindeki kısır döngüye esir oluyoruz. Vanya Dayı, bir trajediden ziyade içindeki bütün karakterlerinin varoluşsal mutsuzluğunun gölgelerini yansıtan bir edebi eser. Kendinizden bir parça bulamasanız bile yapamadıklarınızı düşünmenizde iyi bir yardımcı olacağını düşünüyorum.
Vanya Dayı konu olarak çok farklı bir tiyatro değil aslında fakat çok etkileyici. Tek bir karakter değil birçok karekter üzerinde düşünülmüş hepsinin ayrı iç dünyalarını yakarışlarını sevinçlerini hüsran ve aşklarını ortak bir tiyatroda buluşturmuş bir kitap.Kişiliklerin çatıştığı sorunların tartışıldığı aşkların paylaşıldığı ama bi andan da her karakterin ortak bir alanda tek bir noktada buluştuğu güzel bir hikaye.
Anton Çehov'dan okuduğum ikinci tiyatro kitabı. İlki Vanya Dayı idi onu beğenmiş, takip etmekte zorlanmamıştım. Sıradakilerden biri de Vişne Bahçesi. Üç Kız Kardel'in konusu gayet akıcı ve anlaşılırdı. Dönemin burjuva sınıfının inişe geçmesini kabullenmeye çalışan bir aileyi anlatıyor kitap. Üç kız kardeşin mutluluğa ulaşma dileğini , doğdukları Moskova'ya özlemleri anlatılıyor. Karakter sayısı çok, isimleri takip etmekte zorlandım
