Işıl Özgentürk Türk senarist, yönetmen, oyun ve köşe yazarıdır. Çocuk edebiyatıyla ilgilenmiş, çocuklara yönelik birçok hikaye ve şiir kitabi yazmıştır. "Seni Seviyorum Roza" adlı filmin yönetmenidir. Cumhuriyet gazetesinde Sanata Bakış adlı köşenin yazarıdır. Ayrıca, Kadıköy Belediyesi Aile Danışma Merkezi'ne bağlı film atölyesinin yönetmenidir.
Bu eseri 19 hikaye barındırıyor. Üslubu ve yazım tekniği ile Özgentürk kalitesini belli ediyor.
"Evet, Batman kadın intiharlarının en çok olduğu kenttir. O bölgeyi çok iyi bilen, bir öğretmen dostum şöyle anlatmıştı: 'Buralarda kız çocuklarına hiç değer verilmez, babalar kız çocuklarını çocuktan saymaz, onlar okutulmazlar, mal gibi satılırlar. Mirastan onlara hiçbir pay düşmez. Herhangi bir beceri edinmeleri, yaşamlarını kendi ayakları üstünde sürdürmeleri için hiçbir yardım almazlar. Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. Bu nedenle pek çok genç kız umutsuzca kendini kandırır, evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur."
---------------------
Bizim burda kadına verilen değer,hic bir yerde verilmiyor.en kısa örnekle Kürtçede kadın "Jin" demek ve aynı zamanda bunun anlamı yaşam demek..
Hayatında buraya gelmemiş bir şahsın, bizim annelerimize,ablalarımıza ve kız kardeşlerimize laf atmadan önce kendi cibiliyetine laf atsın..
İlk okumadan kalemine hayran kaldığım bir yazar daha... Sevgi Soysal. İsmi gibi herkese sevgisini vermiş, kendisine hiç sevgi kalmamış gibi yazan Sevgi Soysal. Bu nasıl yazmaktır? Bu nasıl düşündürmektir insanı, Sevgi Hanım? Sizi tanıdığım için çok mutlu oldum kendi çapımda...
Sevgi Yenen, 1936 yılında mimar-bürokrat bir babanın ve Alman bir
Selanikli bir baba ile Alman bir annenin 1936 doğumlu kızlarıdır Sevgi..
Yazarın daha önce Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu, Yenişehir'de Bir Öğle Vakti,Şafak ve Bakmak adlı kitaplarını büyük bir beğeni ile okumuştum.Ve sevgili Soysal yine beni yanıltmadı , o muhteşem kurgusu,ince zekası ve yerli yerinde serpiştirdiği hayat dersleri ile beni benden
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Dekameron, hem de Türkiş! Acaba nasıl olur!? Işıl Özgentürk ile tanışmış oldum bu kitapla; sesi çıkan, cesur bir kadın-mış. Lafını sakınmıyor, "ayıp" konuları bir çırpıda, utanmadan(!) anlatıyor. Dili sapsade, açık, esprili, ummadığınız anda güldürüveriyor. Orijinal Decameron'u okumadan belki anlamsız bulunabilir bu kitap bazılarınca. Ahlaksız bulanlar da olacağından eminim, ama yazarın da bunların hepsinin bilincinde olduğundan eminim. Nitekim bir yerde karakterlerden biri şöyle söylüyor: "Bu ne, ülkenin sosyal yapısı hakkında bildiğimiz her şeyi çürütüp duruyorsunuz, yeter!" Işıl Özgentürk tam olarak bunu gerçekleştirmek istemiş bence. Tıpkı Boccaccio'nun 1300'lü yıllarda yapmış olduğu gibi.
Hakkında hiç bir şey bilmeden okusaydım belki de beğenmeyeceğim bu kitaba 10 puan veriyorum çünkü bu tip kitaplara her zaman ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kitabın yazılış amacı, bende her şeyin önüne geçiyor. Her nedense Decameron'a göre epeyce kısa bir kitap olmuş, halbuki bizim halkta malzeme asla tükenmez!