"Yönümü de kaybettim belki çoktan
Sahi nerede gözlerimi kamaştıran aydınlıklar
Ve gün ışığı bulaşmış eller ve
Gözlerinin içi gülen çocuklar nerede
Sabah ekmek kokusunda sofralar
Ve bir damla suyun hatrı gülümseyerek
Nerede dilek tuttuğum geceler
Kayıp gittiğine üzüldüğüm yıldızlar
Bir ben miyim yolunu kaybetmiş yolcu yoksa
Bir ben miyim kıyametini yüreğinde koparan
Evsiz barksız şiirlere kapı aralayan
Bu hüzünlü kalp mi kaldı isyan eden yokluğa
Bu çürümüş bedenlerin sırtındaki ateş ne
Bilmem ki kim söküp almış ağaçları köklerinden
Zorba karanlıklarda hiç sönmeyen yangınları körükleyen hangi şeytan
İsimsiz sokaklarda ellerini açıp dilenen
Hakikat midir yoksa
Ateşini bağrına basmış
Aşk mıdır bu müsvedde kâğıtlarda kalmış kader
Yalnızlık sefasını sürerken
Kararmış gölgelerin kalabalık anlamsızlığında
Son mısrası da yazılmış zamanın
Kaç an kalmıştır meçhul
Bu son zannettiğim başlangıçta..."
Orman yangınları gibi yan içimde alev alev İri dalgalar gibi açıl açıl da vur bağrıma
Diş diş ol yüreğimde,
dilersen pençe pençe
Bir kadeh zehir ol
Darağacı ol
Hançer ol
Ölmem seni sevdikçe
Deniz deniz olalı böyle dalga görmedi. Dünya dünya olalı böyle dağ
Gök gök olalı böyle güneş
böyle yıldız görmedi
Ben ben olalı böyle güzel
Sen sen olalı böyle aşk...
Orman yangınları gibi yan içimde alev alev
İri dalgalar gibi açıl açıl da vur bağrıma
Diş diş ol yüreğimde, dilersen pençe pençe
Bir kadeh zehir ol
Darağacı ol
Hançer ol
Ölmem seni sevdikçe
Deniz deniz olalı böyle dalga görmedi
Dünya dünya olalı böyle dağ
Gök gök olalı böyle güneş, böyle yıldız görmedi
Ben ben olalı böyle güzel
Sen sen olalı böyle aşk
Yusuf ile Züleyha'dan sonra sanırım beni etkileyecek bir kitap buldum nihayet.
Aşkın neden bedel yazgılı olduğunu,pelikanların yavrularını kanlarıyla beslediklerini öğrendiğim gün anladım.
Bedel yazgılı aşkın, kalbe dokunduğu an; ruhun fetih ile yangın arasında kesik nefeslerle yol aldığını gördüm.
Her bedel kokan aşkın bir rüyadan kalbe damladığının bilinciyle ferahladım...
Öyleyse aşk uğruna uyandığın rüyadan, bedel için sırtlan yangınları, ey kalp!
Değil mi ki aşk, tutuşan sözcükleri ile taşkın bir kalbin denizinde şimdi...