Ankara'nın Milliyetçi Müftüsü Rıfat (Börekçi) Efendi, evi satın almak için Ankara halkından bağış topladı ve evi Mustafa Kemal'e armağan etti.
Ancak, Mustafa Kemal derhal, "Tapuyu Türk Ordusunun adına çevirtti". Böylece bu ev, o günden sonra hep "Ordu Köşkü" diye anılmaya başlandı.
Bu orta sınıf evde, fazla bir lüks yoktu. Mustafa Kemal'in kaldığı yerde küçük bir jeneratör bulunuyordu. Diğer taraflar gaz yağı ve karpit lambaları ile aydınlatılıyordu.
lşte bugünkü devasa "Çankaya Köşkü"nün küçük tarihçesi bundan ibarettir ...
Soruyor gençler: Gerçekten de Tek Parti devrinde camiler kapatıldı mı? "İbadete kapatılmış olan Ayasofya örneği taş gibi önümüzde dururken başka kanıt aramaya ne hacet" diyorum kendilerine.
Bir şaşkınlık vakfesi. Yüzleri karışıyor. Kimilerinin buruşuyor hatta. "Nasıl yani?" diye soruyorlar.
Bu bölüm, işte o "Nasıl
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir.
Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Kendi anlatımına göre İsmet Paşa, Mustafa Kemal'le 1916'daKafkas Cephesi'nde tanışmıştır. Kendisi 2. Ordu'nun kurmay başkanıyken başlarına Mustafa Kemal atanır. Ordunun durumunu sorarkendisine. İsmet Bey de 2 saat boyunca anlatır ve bir taarruz teklifinde bulunur. Mustafa Kemal de bayılır bu teklife. İnönü'ye
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda gizli saklı kılınmıştır. Niyet "Allah için namaza, meyyit için duaya..." şeklinde Hafız Yaşar Okur tarafından getirilmiş (nedense niyet metninde yer alan "Resulullah için salavata" kısmını atlamıştır; ben demiyorum, hatıralarında kendisi söylüyor),
Atatürk'ün oteli, lunaparkı, gazoz ve deri fabrikası, şarap imalathanesi, iki adet fırını, dört adet lokantası, 13.100 baş koyunu, 24504 adet tavuğu ve 58 adet merkebi (eşeği) olduğunu biliyor muydunuz? Veya şunları...
Altına imzasını attığı listeye göre Atatürk Ankara'da Orman, Yağmurbaba, Balgat, Macun, Güvercinlik, Tahar,
"Afet'e Darülaceze'den 4-5 yaşında bir çocuk vermişlerdi. Bu bacaksız hepimizin sigaralarını yakarken ağabeyimin Foks ismindeki köpeğine de kibrit çakar, hayvancağızı ürkütürdü. Bu halidikkatle seyreden ağabeyim 'Bu köpek bu kızdan çok temizdir.anladınız mı?' diye etrafındakilerin yüzüne bakardı. Ben onun omanalı bakışıyla ne demek istediğini anlardım... Siz de anladınızmı ne demek istediğini?"
Anlamadık Makbule Hanım anlamadık ama anlar gibi olduk.Belki günün birinde bir Atatürk "uzmanımız" çıkar da anlatır buşifreli sözlerinizle ne demek istediğinizi.
İsmet Paşa'nın Atatürk'ün yüzüne karşı başka ne inciler saçtığını merak ettiniz mi? Öyleyse Hatıralar'ından özetleyerek okumaya devam edelim:
İkincisi, çiftlik [Atatürk tarafından] hazineye devrediliyor, fakatbira fabrikası devredilmiyor. 'Pekâlâ' dedim, 'sahibi Atatürk olduğu için Tekel (İnhisar) Bakanlığı Atatürk
Özetlersek, İnönü'ye göre Atatürk, açıkça zarar eden çiftliği devlete "satarak" Cumhurbaşkanlığı bütçesinden sürekli para emen bubaş belasından kurtulmak istemekte, kendisini de bu haksızlığın önüne geçmeye çalışan hamiyetperver bir siyasetçi olarak sunmaya gayret etmektedir (Ne kadar hamiyetperver olduğunu, daha doğrusuyakınlarına karşı ne yaman hamiyetperverliklerde (!) bulunduğunu başka bir vesileyle anlatırım inşallah.)
Peki bu sözleri kim söylüyor?
Devrin kudretli başbakanı İsmet İnönü.
Nerede söylüyor?
Sabahattin Selek'e anlattığı, Ulus gazetesinde tefrika edilen vesonra da İnönü Vakfı tarafından Bilgi Yayınevi'nde basılan hatıralarında.