Avrupalılaşmak adına, batıyı öyle yerli yersiz, öyle anlayıp kavramadan göklere çıkaran bir köksüz aydın türü tarafından yönetilmiş; bilgisizliği, görgüsüzlüğü, geriliği o kadar sık yüzüne vurulmuş ki, sonunda yüklenmek zorunda kalmış suçluluğunu!
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT
Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Nerde, gençlikleriyle öğünen o aydın yüzlü güzeller? Beldeler kurup etraflarına sur çeken hükümdarlar nerede? Zaman üzerlerinden geçince köklerinden sarsılarak mezar karanlığına doldular.
-Ey içimi aydınlatan güneş, dedi; ey can şehrimin aydın ışığı! Hüveylid’imin penceresine varıp ışıklarını onun gönlüne doldurmaz mısın?
Ey bahçelerden hoş kokular alıp gelen rüzgar! sevgilimin diyarına varıp selamlar sunmaz mısın?
Ey Nazlı haber kuşları! Bana canımın içinden şiirler söyleten sevgiliye tatlı bir haberle varmaz mısınız?..