Kampanya: Atsız Affedilmelidir!
Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Türk Ordusu Kıbrıs'ta: 20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, havadan ve denizden Kuzey Kıbrıs'a girer. 22 Temmuz akşamı, Türk hükümeti ateşkes kararı verir. 14 Ağustos 1974 sabahı Türk ordusu ikinci harekâtı başlatır. Atila Hattı olarak belirlenen sınırda durulur ve Kıbrıs adasının % 38'i Türklerin eline geçmiş olur.
Birinci
Atsız'ın yazıları ve eserleriyle büyümüş genç bir edebiyat doktoru 19-20 Temmuz 1974 gecesini, eşi ve birkaç arkadaşıyla birlikte Kazakların efsanevi lideri Ali Bek Hakim'in evinde geçirmişti. 20 Temmuz sabahı erkenden uyanmış, evin balkonuna çıkmış, Salihli'nin temiz havasını ciğerlerine çekiyordu. Sabahın sessizliği birden radyolardan yükselen bir sesle yırtıldı. Türk ordusu Kıbrıs'a asker çıkarmıştı. Salihli'nin sokak ve caddeleri sessizce ağlıyor gibiydi. Genç edebiyat doktoru hüngür hüngür ağlıyordu. Az sonra balkona doluşan arkadaşları ve Türkistan Türkleri de hüngür hüngür ağlıyordu. O gün Tahran'da vakit birkaç saat ilerideydi. Adını Güney Azerbaycan'ın kutsal dağı Savalan'dan alan orta yaşlı şair, eşini ve çocuklarını uyandırmış, “bugün bizim için bayram" diyerek ailecek bayram alışverişine çıkmıştı. Rumların katlettiği anne ve çocuklarının resimlerini gören Atsız da hüngür hüngür ağlamıştı. 20 Temmuz'u izleyen günlerde askerlik şubelerinin önü dolmuştu. Türkler asker olmak ve Kıbrıs'ta savaşmak için sıraya girmişlerdi. Atsız'ın millî ruh dediği böyle bir şey olmalıydı.
Gökkuşağı gibi sar velvele ufkumu...
Matem kadar acı, soluk soluğa gündüzler...
Bir bayram sabahı mı bu?
Yoksa şefkatten deryalara dalan bir çift göz mü donan?
Kıpkızıl hedeflerin tam orta noktasında...
Her akşam gurupla ayrılan heyecanın kucağında
Görünen sensin.
Bırak kırkikindi yağmurları
Saçlarında gezinsin.
Hayretengiz bakışları avuçlayıp
Güneşe serp.
Ve öylece kal,
Bocaladığın anlamların sırdaşı olarak.
Ben,
Bedenî hazların istisna olduğu benliğimde,
O beden tabutunun en derininde,
Coşkunun esiriyim ama sen,
Ummanında kaybolduğum nursun
Semavîliğe ramak kalmış şu dakikalarda,
Beni hayalinle korursun.
Aranan yine sensin saikalarda.
Kudsî perdelerin kalktığı anlarda,
Özlemimsin sen.
Hazreti Peygamber’in dualarını genellikle “Alî” ismini ihtiva eden bir tespih ile başlaması da kulun bütün çaresizliği ile O’nun yüceliğine sığınışını ifade eder.
Ne zaman ehl-i küfür azmış ise, Allah-û Teâlâ onlara vuracağı tokadı bizim elimizle vurmuştur.
Allah’ım bizleri o tokadı bir daha atmaya muvaffak eyle.”
Şehîd Bayram Ali Öztürk Hocaefendi
(Mekanın cennet olsun)
“Yenildik dediler.” diye tekrarladı. Hüzün sesini yumuşatmıştı. Gülümsedi. “Paydos der gibi.” Yine gülümsedi. “Hani bayram yerinde salıncakçı; yandııı der ya… tıpkı onun gibi; harp bitti dediler. Bir de baktık ki bizde ne kol kalmış, ne kanat. Hafız’ın oğlu Demirci Salih, Çolak Salih olup çıkmış. Sen olsan nişlersin? de bakalım Ali Emmi? Surat da kalmamış. Anamın halini bir gör. ”Padişahım çok yaşa!”. Ama böyle bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım ne olursa olsun bir şey için, biri için “Çok Yaşa!” diye bağırmalı insan.. Pek hoş oluyor yani… Kol bacak gitse de..
O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
İçinden konuşma!
Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
Misal şimdi yan yana uyumak var
Uyumamakta hayır var da
Uyumakta ne mahsur var
Bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
Secdelere küs alnımda bir kara bir kara
Kalksak gitsek ya şimdi
Belki Abant olur belki Porsuğun kenarı
Bayram namazından sonra
Ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
Ağlamak anlamaktır benimle ağlasana..
- Ali Lidar, Alengirli Şiirler
Gözlerine baktığımda,
Hep sol aşağıya bakıp,
Uzun uzun dalardın.
Sana sorardım neden?
Sen bana hep böyle derdin,
Bir neden arıyorsan,
O da kalbimden.....