Duvar örüyor, keser tutmayı hemen öğreniyor diye pohpohluyoruz. Oysa evvel eski biz olmadan da yapar bunları köylüler... Yalnız bunları mı? İşlerine yarayan her şeyi bilirler. Biz de onların bildiklerinin kara cahili değil miyiz? Öyleyken niçin tepeden bakarız köylülere? Böyle tepeden bakmakla bile ihya ettiğimizi sanırız, niçin? Gerçekçi olamadığımızdandır bu...
Neydi kitap? Düpedüz dolandırıcılık aracı... Doğruluk yazar, mertlik yazar, insanlık, kardeşlik, sevgi, acıma yazar. Bütün tutunamadığımız, çiğnediğimiz, alay ettiğimiz şeyleri yazar.
Yorgunluktan diyorum ama aslında yaşamaktan usanmaktı bu... Ayakları yere basmayan, gözle görünür ürün veremeyen ülke yokmuştu bizi... Bir bakıma hiçbir şey yapmadan yorulmuştuk. Çabalamadık demiyorum. Olağanüstü büyük işler yapıyoruz sanmıştık.
İnandıklarımızdan bir milimetre ayrılanları hain sayıyorduk... Kurtarıcıların her sözüne de ne kadar çelişmeli olursa olsun hemen inanıyorduk. Edilen lafların millet yaşayışındaki sonuçlarını izlemeye lüzum gören yoktu.
Kastamonu, Çankırı, Çorum üçgeninde Dumanlı Boğaz Köy Enstitüsü'nün kuruluş aşaması Kemal Tahir'in kendine has tahliliyle anlatılmaktadır. Enstitüyü kurmakla görevli Müdür ve öğretmenlerin kasabaya gelerek çevreyi tanıdıktan sonra Enstitünün yararlarını anlatarak öğrenci toplamaları ile başlayan süreçten sonra Keşiş Düzüne kuracakları Enstitünün yapım aşamaları anlatılmakta. Toplumcu bakış açısıyla köyde Enstitüye karşı gelen Zeynel Ağa ve avanesinin mücadelesine karşı öğretmenler ve öğrencilerin hem doğayla hem muhalif grupla mücadelesi akıcı bir dille anlatılmaktadır. Yer yer Kemal Tahir'in dönemin düşünce yapısını, köylünün bakışına yönelik tahlilleri de yazarın ne kadar usta olduğunu ortaya koymakta. Kemal Tahir'in en sevdiğim kitaplarından biriydi.