"Benim gibi düşünen, hisseden birinin bir başka canlıyı öldürmesi nasıl mümkün olabilir ki? Ben yaşamı seviyorum. Onun için ne olursa olsun, asla bir cana zarar veremem."
Bugün devletler çeşitli belâlar içindedir.Bununla beraber, gerçek mutluluğun ne olduğunu bilmedikleri ve dünyayı yalnız birtakım rastlantıların yönettiğini sandıkları için bugünkü düzensizliğe barış ve mutluluk adını veriyorlar.
İtalyan Campanella'nın bir dostuna yazdığı şu mektup, o zamandaki Osmanlı'nın durumu hakkında kâfi bir malumat tır.
"Ben bir «Güneş Belde'nin hasretini çekiyorum. Gecesi olma sın ve insanlar karanlık nedir bilmesinler. Bunu yeryüzünde bul mak mümkün mü? Bilemiyorum, ama fikir, vicdan ve lisan hürriyetine ilişmeyen, müslim, gayri müslim herkese adil davranması mi bilen Osmanlılar'ın varlığı, hiç olmazsa yarın böyle bir beldenin olacağını bana zannettiriyor. Mâdem ki bugün, düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, yani o cesur Türkler var, o hâlde yalnız adâlet, hakikat ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir ülke neden vücûda gelmesin!"
Sultan 1. Ahmed Hân'ın devri işte böyle bir devirdi.