"Yaşamak öylesine yalancı ki! Bana kalırsa var olduğumuza hiçbirimiz pek inanamıyoruz; bu yüzden de her gittiğimiz yerde var olduğumuzu kanıtlamaya çalışıp duruyoruz..."
Çünkü bir zamanlar içinde sevgiyle yaşanan bir ev, emek verilmiş bir bahçe, terk edildiğinde gamlı ve ürkütücü bir görünüm kazanır. Terk edilmiş bir evin çevresinde büyüyen ağaçlar karanlık ağaçlar olur..
"Yaşama ve üreme savaşının yanı sıra, insanoğlunun en çok istesigi şey, geriye kendisinden bir iz bırakmaktır. Kendisinin gerçekten var olmuş olduğunun bir kanıtını bırakmak istiyordur belki. Bu kanıtı bir tahta üzerine, bir taş üzerine ya da başka insanların yaşantıları üzerine bırakır. Bu derin istek herkeste vardır. Tuvalet duvarlarına ayıp kelimeler yazan çocuktan, kendi imajını insan soyunun zihnine kazıyan Buda'ya kadar. Yaşam öyle gerçekdışı bir şey ki! Bence biz, varolduğumuz konusunda ciddi kuşkular duyuyoruz ve bunu kanıtlamaya kalkıyoruz. "