Oğuz Han cihan hâkimiyeti düşüncesine başlarken hangi duygular içinde idi bilemeyiz. Ancak Oğuz Han Türklere bir cihangirlik ananesi bırakmıştır. Buradaki cihangirlik fikrinin günümüzde de akislerini görmek mümkündür. Zaman zaman Kızılelma, zaman zaman da Turan şeklinde ifade edilen fikrin, bu düşünceden kaynaklandığını ifade edebiliriz. Ancak, bu Türk cihangirliği, dünyaya düzen ve Türk nizamı getirmekten ve hüküm kılmaktan ibarettir.
...Kızıl Elma bir türlü sonu bulunamayacak ve varılacak menzili belli olmayan bir uzak hedeftir. Bunun küçük örnekleri bazı küçük milletlerde de görülüyor. İsrail gibi 2000 yıl vatansız yaşamış olan Yahudilerin 2000 yıl içinde o vaat edilmiş toprak ideali ile 2000 yıl sonra vatana sahip olmaları muazzam bir örnektir.Türkün cihan hâkimiyeti ise bu küçük milletlerin ideallerine göre gerçekleşmeye çok yaklaşmış olan muazzam bir idealdir. Turan Hoca böyle bir realiteden de hareket ediyordu. Çünkü çok realist bir adamdı...
Reklam
Türk cihan hakimiyeti məfkurəsi (:
Onlar (Hunlar) aynı zamanda bölgenin hakimi de olmak istiyorlardı.
Sayfa 20
Rumların zulmünden kaçan üç bin Haçlı Müslüman oldu. Ah merhamet, sen hıyanetten de daha zalimsin! Çünkü Türkler Hıristiyanlara yardım ve şefkat göstererek dinlerini satın alıyor, bununla beraber asla onları din değiştirmeye zorlamıyorlardı. ( Bir Haçlı Kronigi)
Sayfa 383 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
İlk haçlı seferi esnasında Suriye'de Türk kumandanı Gür-buğa'ya giden bir Frank elçisi: "Buralara hristiyanlığı kabul veya fenalık yapmak için mi geldiniz? Size hristiyan memleketlerde çekilmenizi teklif ediyoruz." dediği zaman kahraman Türk beyi: " Allahınız ve Hristiyanlığınız bizi ilgilendirenmez. Buraları istemeniz hayret edilecek bir şeydir. Zira biz bu memleketleri sizden değil, kadınlaşmış milletlerden aldık. Efendiniz Türk olmayı ve dininizi terk etmeyi istiyor mu? Bu taktirde buralarda kalır;size şehirler ve atlar veririz. Bizim gibi süvari olursunuz ve daima dost kalırız. Aksi halde sizleri zincirlere vurup, Horasan'a sevkeder veya öldürürüz." beyânı ile dikkate şâyân bir görüşü belirtmiştir.
Sayfa 220Kitabı okudu
Selçuklular devrinde vakıf müesseselerde verilen maaşlardan başka ilim ve din adamlarına hazineden ihsan edilen yıllık meblağın miktarı da 300.000 altın tutuyordu. Nizam ül-Mülk, Melik Şah'a : ''Ey alemın sultanı! Ben sana öyle bir manevi ordu vücuda getirdim, ki onların duaları arşa ve Allah'a kadar yükselir. Halbuki askerlerinin okları bir milden öteye geçmez.'' ifadesiyle de manevi kuvvetin ehemiyetini güzelce belirtir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.