İlgimi çekecek kitapların tükendiğini düşündüğüm anda karşıma bu seri çıktı. En yakın arkadaşımın da övgüleri üzerine seriye başlamış bulundum. Konser hazırlıkları sınav haftası derken okuma sürem uzadı da uzadı. Ama kitabı tekrar elime aldığımda bırakamadım ve bitiverdi hemen. Demem o ki gerçekten sürükleyici bir kitaptı. Ve tabii, benim buraya
Bir kadın Cinderella sendromuna sahipse, kendisini “çok kolay teslim olurken bulur; mesafe koymaktan, saygı talep etmekten, istediğini yapma hakkını ortaya koymaktan, bunu öğrenmekten, kendi başına yaşamaktan korkarken bulur.
Peri masalları ayrıca geçirdiğimiz kültürel evrimin izini sürmemizi sağlar. Hiçbir hikayenin olmadığı kadar canlıdırlar; nefes alır, değişirler. Külkedisi (Cinderella) iyi bir örnek. Okumayı öğrenmeden çok uzun zaman önce severek dinlediğimi hatırladığım ilk peri masalıydı çünkü içlerinde en dinamik olanıydı. Uykucular (Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel) ve tutsaklar (Rapunzel, Rumpelstiltskin'deki saman eğiren isimsiz kız) sürüsü içinde Külkedisi, çoğu zaman gerçeklerden kaçsa da yüksek ökçeli cam pabuçlarla bile en iş bitirici karakterdi.
Külkedisi hikayesinin bilinen en eski biçimi MÖ 7'ye uzanır; Yunan coğrafyacı Strabon'un Geographika adlı eserinde sözlü bir anlatı olarak geçer. Çağdaş Külkedisi masalında pabuçların kişiliğin önüne geçmesine şaşanlar, masalın Strabon tarafından anlatılan biçiminde daha da fazla afallar çünkü bu kez pabuç, kadının da önüne geçer: Güzel bir kadının sandaletini kapıp kaçan bir kartal, onu Memfıs kralının kucağına bırakır (Memphis'li Elvis'i değil, Aneb-Hetch'in başkenti Memfıs'in yöneticisini kast ettiğimi açıkça belirtmem gerektiği konusunda uyarıldım). Kral sandaletin muhteşem zarafetin den öyle etkilenir ki adamlarına, bütün ülkeyi arayıp tarayıp sandaletin sahibini bulmalarını emreder ve kadını bulunca onunla evlenir.
Charles Perrault 1967'de Histoires ou Con tes du Temps Passe [Geçmiş Zaman Hikayeleri ya da Masalları] adlı eserinde, bu masala iyilik perisini ve lokomotif balkabağını ekledi.
…
Marian Roalfe arketipsel diyebileceğimiz bu hikayenin 345 farklı biçimini derleyip 1893'te yayımlamıştı
Cinderella'nın kendisine ait düşünceleri, eylemleri olmaması "iyi" “tatlı" bir kız olarak tanımlanmasıyla iç içedir. Cinderalla'nın kötü kalpli üvey annesi ve iki üvey ablası ise kötüdür çünkü hayatta ne istediklerini bilmektedirler ve istedikleri şeyi edinmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle, "çirkin" (ugly) ve "hiç kimse tarafından istenmeyen" (undesirable) kadınlar olarak tasvir edilirler. Yani bir kadının değerini, dışarıdan biri tarafından istenip istenmemesi belirlemektedir.
Omuriliğin (Sushumna) tabanında konus medullaris bulunur: astral güç konisini içeren ters çevrilmiş bir cadı şapkası. Burada Shakti (Uyuyan Güzel) uyuyor ve Shiva'yı (Yakışıklı Prens) bekliyor. Shiva'nın bilinç öpücüğü onu transtan kurtarabilir ve onların medulla oblongata'ya yükselmesine izin verebilir.
!aJla 'Yoga:
Öncelikle, bu kitap aslında serinin son kitabı değil. Türkçeye çevrilmemiş üç kitabı daha var, ancak çevrilmeyeceğini bildiğim için seriyi burada noktalıyorum. Bence bu, gerçekten bir sondu. Sophie, çok dengesiz bir karakter ve bu kitapta ona gerçekten aşırı sinir oldum. Seri boyunca Sophie'yi sevmeye çalıştım, kimi zaman sevdim, sonra yaptıklarıyla yine kendisinden soğuttu. Agatha ve Tedros ilişkisi kitabın başlarında sıkmaya başlamıştı, ancak sonradan toparladılar. Merlin ve Tedros'un ilişkisini okumak zevkliydi. Hester'dan bahsetmezsem olmaz. Diğer kitaplarda da seviyordum, ama bu kitapta mükemmel bir karakterdi; ona bayılıyorum. Hort bu kitapta büyük bir değişime uğrayan karakterlerden biriydi ama sonra gördük ki aslında özü aynı: hala Sophie'yi seven ve umutsuzca onunla olmak isteyen Hort. Cinderella'nın masalının bu kitaptaki versiyonunu çok sevdim.
(Spoiler)
Leydi Lesso ve Clarissa Dovey'in arkadaşlığı, Leydi Lesso'nun oğlunun tam bir canavar olması, sürekli annesini öldürmeye çalışması, Leydi Lesso'nun ölümü... Kitabın ortalarındayken sonunu az çok tahmin ettiğimi düşünüyordum ama beni epey şaşıtan bir şey oldu: Callis ve Vanessa'nın masalı. Neyse ki Agatha ve Sophie'nin masalı annelerininki gibi sonlanmadı. Son olarak Sader'in ölümünden sonra bile kitaba önemli katkıları oldu.
(Spoiler bitti)
Seri kesinlikle aşırı sürükleyici, üç kitabını da okurken elimden bırakamadım. Rs dönemindeyseniz iyi bir seçenek. Yüksek beklentilere girmeden okumanızı öneririm.
İstismar denince aklımıza hep cinsel-fiziksel istismar gelir. Fakat işin sözel-duygusal-ruhsal boyutu olduğunu unuturuz. Her toplumsal kural/norm ve kültüre bağlı gelenek-görenek-töre-adet adı altında bize dayatılan ve üzerimizde oluşturulan her baskı aslında bir istismardır. Bireyin kendi iradesi dışında toplum zoruyla yaptığı, maruz kaldığı,