Bir milyon kısrağın içinde olsan ve erkeğe gırtlağına kadar kanıksamış bulunsan, ıslığımı işitince koşup geleceksin.
Lâkin doğrusunu söyleyeyim mi, artık senden nammusuz bir kadın bile îmal edilemez.
Hakaret ediyorum zannederek sevinme, konuşuyoruz. Konuşurken bir elimle yüreğimi kapatmak âdetim değildir.
Gardiyan:
- "On dakika tamam," diye bağırdı. İnanmadığım için saatime baktım. Üçü bilmem kaç geçiyordu. Kaçta geldiğine dikkat etmemiştim ki...
Sana kendimden bir hediye vermek istedim. Süratle ceplerimi aradım. Dolmakalemimden başka hiçbir şeyim yoktu. Onu bulduğuma ne kadar sevindiğimi burda nasıl anlatmalı.
Aradaki kapıyı araladım kalemi sana uzattım. Sonra... Kanadı biraz daha açarak seni kucaklamak istedim. Sen de buna hazırlanmıştın. Bunu içimin içinden biliyordum. Gardiyan omzumu tuttu. Kapıyı hızla aramıza kapattı.
Bunu hiç unutamıyorum karıcığım. Seni ancak dış kapıdan çıkarken arkandan görebildim. Hatırlıyor musun? Hâlbuki herifi bir yumrukla yere devirmek, kapıyı ardına kadar açmak ve seni bir an kucaklamak, sımsıkı bağrıma basarak yanaklarını, gözlerini, alnını ve saçlarını öpmek istemiştim. İşte hürriyet bunlardan ibarettir.
Ebru Ince 'ın #83028049 etkinliği vesile oldu.
Eserdeki cezaevi hikayeleri bana daha önce okuduğum Kemal Tahir'in
Dutlar Yetişmedi kitabini animsattı.
Osman Şahin'in 1983-84 arasında Şile ve Yalova Cezaevlerinde yazdıgı dönemin cezaevine ve işkencelerine iliskin kaleme aldığı acının dip yaptığı 11 hikaye.
Yazarın üslubu akıcı. Ayrıca yazar 18 ay bir elestiri yazisindan dolayi cezaevinde kalmis. Benim simdiye kadar okudugum yazarlar arasinda (Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli...)
yazdıklarindan dolayi cezaevine girmis olup eserlerini ve kalemini begenmedim yazar olmadı. :))
Osman Şahin'de bu öngorunu daha da güclendirdi.
Kolları Bağlı Doğan’da yer alan öykülerde, altı yüz elli binden fazla insanın gözaltına alınarak sorgulandığı, gözaltı sürelerinin üç aya çıkarıldığı, otuz binden fazla insanın, Şeyh Bedrettin'in, "Zulüm olan yerden göçülür," sözünü anımsatırcasına yurtdışına kaçtığı, ailelerin parçalandığı, kırk sekiz kişinin idam edildiği, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı, ağır suçların işlendiği 12 Eylül döneminin zulüm ve işkenceleri anlatılıyor. 12 Eylül faşizminin sınıfsal niteliğine de bir eleştiri getiren bu öyküler, yalnızca ülkemizin değil, dünya hapishane yazınının da en canlı, en seçkin örnekleri arasında yer alıyor. Bir eleştiri yazısı yüzünden İstanbul 3 Numarali Askerî Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanarak on sekiz aya mahkûm edilen Osman Şahin'in hapisteyken gördükleri, yaşadıkları, duydukları.. İnsanın özüne yönelik, ağır, sarsıcı öyküler. Unutamayacaksınız.
Fabrika öldürüyor fukaraları... Mahvediyor beyim, dedi, kolay değil, 12 saat ayakta... Betonun üzeri. Rutubet. Rutubet olmazsa iplik koparmış... Adam kopuyor... Ne yapalım şimdi?... İplik koparmış...