Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve kimsenin ummadığı bir biçimde, Marsların bize fırlattıkları o füzeler uzay boşluğunda saniyede kilometrelerce hızla dünyaya doğru geliyor, her saat, her gün biraz daha yaklaşıyordu. Kaderimiz hızla tepemize çökerken insanların her zamanki gibi günlerik gündelik işleriyle uğraşmaları şimdi bana akıl almaz ölçüde şaşırtıcı geliyor.
Sayfa 9 - 1. Savaşın öngünü
Savaş, yıkım ve ölüm getiren
Çok uzaklarda ve küçük olduğundan bana görünmez gelen, o akla hayale sığmaz uzaklıktan bana doğru hızla ve durmaksızın uçan, her dakika binlerce kilometre yaklaşan, bize gönderdikleri o Şey, dünyamızda onca savaşım, yıkım ve ölüm getirecek Şey geliyordu. O sırada izlerken aklımın ucundan bile geçmemişti; kaldı ki, o şaşmaz füze bu dünyada hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmemişti.
Sayfa 8 - 1. Savaşın öngünü
Reklam
Maymunlar ve lemurlar bizim gözümüzde ne denli yabancı ve aşağı ise, biz insanlar, bu dünyada yaşayan yaratıklar da Marslıların gözünde en az o ölçüde yabancı ve aşağı olsak gerektir.
Sayfa 5 - 1. Savaşın öngünü
Kem gözlü Marslılar
Yeryüzündeki insanlar, çok çok, Mars’ta belki de kendilerinden aşağı ve bir misyonerlik girişimini hoş karşılamaya hazır başka insanların olduğunu canlandırabiliyorlardı kafalarında.Ne var ki, uzay boşluğunda, soyu tükenen hayvanlarınkinden üstün zekalarımızdan kat kat üstün zekalar, uçsuz bucaksız, serin kanlı ve duyarsız zihinler dünyamızı kem gözlerle gözlüyor, bize karşı uygulayacakları planlarını yavaş ama emin adımlarla oluşturuyorlardı.
Sayfa 4 - 1. Savaşın öngünü
Çarpıcı başlangıçlar.
İnsanoğlunun yaptıklarının onunkinden üstün ama onunki kadar ölümlü zihinler tarafından büyük bir titizlikle ve yakından izlendiğine; işleriyle uğraşaduran insanların belki de tıpkı bir insanın bir su damlasında kaynaşıp üreyen kısa ömürlü yaratıkları mikroskopla mercek altına alması gibi mercek altına alınıp incelendiklerine on dokuzuncu yüzyılın sonlarında kim inanırdı ki.
Sayfa 3 - 1. Savaşın öngünü
Umudunu Kaybetme
"Hâla umut var." "Umut!" "Evet. Çok umut var. Tüm bu yıkıma karşın!"
Sayfa 103 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Düşünmekten vazgeçmeyen insan her işin üstesinden gelir."
Sayfa 197Kitabı okudu
Savaşı çıkaranlar savaşın ve ölümlerim tek sorumlusudur
1950 senesinden kalma sepya kareler hareketleniyor: Ortalık toz duman. Kuzey Kore Güney Kore birbirine girmiş. Sovyetler, Amerika, Çin herkes menfaati çevresinde vaziyet alıyor. Demokrat Parti Türkiyesi,İkinci Cihan Harbi’nden sonra yanaşacak liman arıyor. NATO’ya girmek temennisinde ama önce yaranması lazım birilerine. Bir şey vermek lazım, Çamsakızı çoban armağanı babında bir hediye. Kravatlı adamlar oturdukları maroken koltuklarda düşünüyor. En kolay ne feda edilir bu ülkede? Ve yerlerinden kalkmadan cevaplıyor: “Yirmi yaşında çocuklarımız var bizim. Her zaman her devirde ölmekle vazifeli yoksul çocuklarımız. Ne vakit sıkışsa başımız, kumbara gibi kırıp bozdururuz canlarını. Yaşasın kahramanlarımız. Gençler Kore’ye gönderiliyor böylece. Dünyalar güzeli bir ismi var tugayın: Şimal Yıldızı. Dünyanın neresinde kaybolursan kaybol, onlara bakarak bulabilirsin yolunu. Onlar seni aydınlatır pusulan olur. Ve her defasında, sonunda hep onlar kaybolur.
Sayfa 204 - Hep Kitap
Bundan ayrı olarak, ölmek o kadar korkunç değil, onu bu kadar kötü yapan sadece onun korkusu.
Kendine hakim olmalısın. Hâlâ umut var." "Umut!" "Evet. Çok umut var - tüm bu yıkıma karşın!
Reklam
İnsanlar acıkmaya başladıkça, mülkiyet haklarına duyulan saygı azalıyordu.
O kadar zamandır bir türlü vazgeçmek istemediğim o belirsiz umudun saçmalığının farkına varmıştım.
Hayatımda ilk kez kendi kendime bir zırhlı araç ya da buhar makinesinin daha aşağı düzeydeki akıllı bir hayvana nasıl göründüğünü sormaya başlamıştım.
Kendilerini bu kadar yaklaşılmaz kılmaları çok yazık.
Yerin altında büyük, güvenli yerler yapılmalı ve alabildiğimiz kadar kitabı oralara taşımalıyız, roman ya da şiir süprüntülerini değil, felsefe ve bilim kitaplarını.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.